Muharrem İnce, cumhurbaşkanlığına aday oldu. Hakkında türlü
dedikodular çıkarıldı, yalanlar söylendi, iftiralar atıldı adaylıktan çekilsin
diye. Yalan ve iftiraların bini bir para… Memleket Partililer, liderlerini
savunmaya çalıştılar güçlerince; ancak yeterli olmadı.
Gün geçtikçe yalan ve iftiraların dozu arttı. Sahte para
dekontları yayımlandı sosyal medyada. Ancak bunu yapanlar, herkesi kendileri
gibi düşük zekâlı sandıkları için dekontta, paranın gönderilme tarihini pazar gününe
denk getirmişler. Daha birçok hata da var bu kâğıt parçasında. Ne yazık ki bu
sahte iftira paçavrasını bile belge diye paylaşan birçok kişiyi gördük.
İftiralar, her geçen gün arttı. Ailesine dek uzandı saldırılar.
Oysa Türk geleneğidir, savaşta bile ailelere, kadınlara, çocuklara dokunulmaz.
ABD istihbaratına bağlı FETÖ, savaş kurallarına bile uymuyor. Çünkü ülkesine,
ulusuna, insanına yabancı. Her insan da var olması gereken insancıl değerlerin
zerresi bile yok bu ABD tetikçilerinde. Onlar için önemli olan tek şey, ABD
çıkarları. Mankurtlaşan, insanlığını unutan bu güruhtan insanca davranış
beklemek olanaksız.
En sonunda büyük çamur atıldı İnce’ye. Cinsel içerikli,
yasak bir ilişkiyi gösteren bir video yayımlandı. Gerçek olmadığı belli olan bu
video, muhalif olduğunu söyleyen kimilerince paylaşılıp üstüne yorumlar
yapıldı. Bu utanç verici videoları paylaşmak insanlık ayıbı.
Baştan beri İnce’nin saygınlığı, kişiliği, onuru lime lime
edilirken kamuoyunun büyük çoğunluğu ses çıkarmadı, yalnızca izledi.
Duygudaşlık yapmak çoğu kişinin usuna bile gelmedi. Kimi, selden kütük kapmaya
çalıştı. Baştan beri İnce’nin adaylığına karşı çıkanlar, bu saldırıları siyasal
kazanca dönüştürmeye çalıştılar. Onlar da bu linç hareketine katıldılar tüm
güçleriyle. Aklı başında bir siyasetçi, bir gazeteci ya da bir kanaat önderi
çıkıp da “Ne yapıyorsunuz arkadaşlar, böylesi linç kampanyaları bizim siyasal
geleneğimizde de anlayışımızda da yok! Demokratik bir yarışın içindeyiz,
yasadışı yollara başvurmayın! Demokraside herkesin aday olma hakkı var.” benzeri
bir söz etmedi.
Sustular, ellerini ovuşturarak... Sustular, bu insanlık dışı
olayı izleyerek suça ortak olarak... Sustular, casus şebekesine yüz verip
yüreklendirmek için... Sustular, halka ve kendilerine güvenmedikleri için…
Sustular, içlerindeki kini kusmak için… Sustular, yaşamları boyunca bilerek ya
da bilmeyerek emperyalizme hizmet etmek için… Sustular, tüm sahtekârlıklarıyla…
Sustular, yüzlerindeki insan maskesi düşmesin diye… Sustular, zaten hep suskun
değiller miydi? Oysa sustukça ABD/FETÖ’ye teslim olduklarının farkında değiller.
Mayıs 2010’da, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılan
kaset komplosunda susmuştu; siyasetçisi, gazetecisi, sözde aydını. Dönemin AKP
yöneticileri susmuştu. İçlerinden biri kalkıp: “Türkiye hukuk devletidir. Yasadışı
müdahalelerle karşıyız. Her şey siyasetin meşru kuralları içinde yapılmalı.” demedi.
Zamanın başbakanı Tayip Erdoğan da suskundu. Belki de Baykal’ın çekilmesinin
bir siyasal fırsat olduğunu düşünmüştü. CHP yöneticileri de susmuştu. Yeni
genel başkan Kılıçdaroğlu partisine yapılan bu operasyonun izini sürmedi.
Yargıda hesabının görülmesi için ayak diremedi. Diğer partiler de sustu. Bir
gün aynı operasyonların kendilerine karşı olacağını düşünmediler bir an olsun
bile.
Baykal, 1 Mart tezkeresini engellemenin bedelini ödedi. ABD,
ulusalcı politikalarının hesabını ondan sordu. CHP, örgüt olarak bu ABD
saldırısına direnemedi.
Sıra MHP’deydi. Çünkü o da ulusalcı bir duruş
göstermekteydi. Parti yöneticileri bir bir tasfiye edildi 2011 seçimleri
öncesinde. Ne yazık ki MHP de direnemedi bu emperyalist saldırıya.
Ardından sıra AKP hükümetine geldi. Tarih, 17Aralık 2013’tü…
Bu kez iktidara yönelmişti oklar. Bir sabah FETÖ’nin yayımladığı ses kayıtları bomba
gibi düştü ortaya. Ardından saldırı, 25 Aralık’ta yinelendi. Ne yazık ki
muhalefet, bu kayıtlardan medet umdu. Yine suskundu çoğu kişi. Ne yazık ki
konuşması gerekenler susunca ABD tetikçisi FETÖ, gittikçe yüreklendi. Sonunda
da 15 Temmuz darbe kalkışması oldu.
Muharrem Bey, lince kırk beş gün dayanabildi ve adaylıktan çekildi. Yüreği dayanamadı saldırılara, yataklara düştü. Sonunda saldırganların istediği oldu ve adaylıktan çekildi.
İnce linç edilirken Kılıçdaroğlu sustu. Sonrasında onu yedili
masanın sofrasına çağırdı. Ardından Twitter’da bir ileti paylaştı. “Sevgili Rus
Dostlarımız, Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, Deep Fake içerikler,
kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını
istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten (işbirliğinden
olmalı) ve dostluktan yanayız. (11 Mayıs 2023)” Tipik bir FETÖ taktiği. Suçu
işle, başkasının üstüne at. Sonra da olanlar karşısında ellerini ovuştur,
sinsice kıs kıs gülerek. Bu sözlerle ABD’nin yeni Zelenski’si olmaya da aday.
Bugüne dek FETÖ saldırılarına yıllardan beri dimdik duran
Doğu Perinçek liderliğindeki Vatan Partisi var. Niye mi? Çünkü ideolojisi
berrak... Kimle, ne için savaştığının farkında… Ne ABD emperyalizmiyle ne
istihbarat örgütleriyle ne de mafya bozuntularıyla bir ilişkisi var. Bunların Türkiye
karşıtı her türlü operasyonunun karşısına dikilir. Koşullar ne olursa olsun,
Müdafaa-i Hukuk çizgisinden ayrılmaz. Her türlü ahlaksızlığa, bozgunculuğa, yıkıcılığa
karşı durur. Siyasal çıkarları için herkese mavi boncuk dağıtmaz. Hele ki
emperyalist güç odaklarına hiç mi hiç prim vermez. Bu kararlılığını, ideolojik
birikimini Atatürk’ten aldığı için ödünsüz bir savaşımın içindedir.
“Susma, sustukça sıra sana gelecek.” diye yeri göğü inletenler,
neredeler acaba? Evet çıkıp bağrın avazınız çıktığı kadar. Belki ABD saldırılarına
karşı suskunların dili çözülür.
Evet, şimdi sıra acaba kimde? Suskunlardan, video ve
emperyalist saldırılardan medet uman kimlerde sıra?
Adil Hacıömeroğlu
12
Mayıs 2023
Maalesef konuştuğum CHP'liler bu kasetlerin Rusya tarafından üretildiğini düşünecek kadar gerçeklikten kopmuşlar. Batı'nın adamı, kasetçi Kemal'i görmüyor ve kendilerine kılavuz edindikleri FETÖ'cülerin algı oyunlarına teslim ediyorlar kendilerini. Kılavuzu FETÖ olanın burnu kasetten çıkmaz. Bundan sonraki süreçte Allah yardımcıları olsun. Akıl sağlığı ve basiret diliyorum kendilerine.
YanıtlaSilBu arada Vatan Partisinin İnce ile ilgili gık çıkarmaması ve iğrenç bir biçimde kaset olayını propaganda olarak kullanması tam bir rezaletti.
YanıtlaSil