AH MENEMEN, VAH MENEMEN


        Yunanlılar, 21 Mayıs 1919’da Menemen’i işgal etti. Türk birliklerinin 14 Haziran’da Bergama’ya yaptığı baskında oradaki Yunan birliğinin çoğu yok edildi. Yok edilmeyenlerin bir bölümü Dikili’ye, diğer bölümü de Menemen’e kaçtı. “Bunların, ‘Bergama’da Türkler bütün Yunanlıları öldürdü.’ şeklindeki tahrikleri üzerine Menemen’de korkunç bir katliam ve yağmalama başlamıştır. Silahsız ve hiçbir şeyden haberi olmayan halka, Bergama firarileri, yerli Rumlar ile buradaki Yunan garnizonu efradı saldırmışlar ve çok sayıda Türk’ü öldürmüşlerdir. Bu arada Menemen Kaymakamı Kemal Bey ve kaymakamlıkta görevli memurların çoğu da öldürülmüşlerdir. Cenazelerin defnedilmesine kimse cesaret edememiştir. (Mustafa Turan, Yunan Mezalimi İzmir, Aydın, Manisa, Denizli 1919-1923, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara-2018, 4.Baskı, sf. 131-132)” İşgal güçlerinin kıyımları Menemen’de biçim değiştirmiş, tam bir yok edişe dönüşmüştür.

        “Menemen’de Yunanlılar tarafından yapılan katliama dair haberler süratle halk arasında yayılmış ve halkın asabiyetinin yükselmesine sebep olmuştur. Menemen Kaymakamı ile memurların yerli Rumlar tarafından paramparça edilerek öldürüldükleri haberinin çıkması üzerine İzmir Valisi İzzet Bey, Yunan Kumandanlığı’na başvurarak, bu haberlerin yalanlanması için resmi tebliği yayımlanmasını istemiştir. Yunan Kumandanlığı ise Menemen Kaymakamı’nın öldürüldüğünü doğrulamış ve bu konuda resmi bir açıklama yapılmasına taraftar olmadığını belirtmiştir. İzmir Valisi, Menemen katliamının yarattığı panik havasını yatıştırmak maksadıyla, ‘yalan haberler yayanların şiddetle cezalandırılacağını’ bildiren bir beyanname yayımlamıştır. Bu beyannamede, Menemen Kaymakamı’nın ve memurların Rumlar tarafından şehit edilmiş olduklarına dair resmi makamlara hiçbir bilgi gelmediğini ileri sürmüş ve bu haberleri yalan haber olarak kabul etmek gerektiğini söylemiştir. (Aynı yapıt, sf. 132)” Bir ilçemizin kaymakamı ve memurları halkın gözleri önünde acımasızca öldürüldü. Padişah’ın İzmir’e atadığı vali ise bu toplu cinayeti örtmeye çalışmakta. Yunanlılara adeta: “Siz işlediğiniz cinayetleri inkâr edin. Sonra yeni cinayetler işlerseniz ve yine inkâr edersiniz.” demek istiyor. Kendi kaymakamını, halkını, memurunu değil de Yunanlıları aklayıp korumanın peşinde. Birileri, hâlâ Vahdettin’in Atatürk’ü Anadolu’ya yurdu kurtarmak için gönderdiğini hem de inanarak savunmaktalar. Bunu savunanlar, Kambur İzzet gibi nicesinin arkasında başta Vahdettin olmak üzere İstanbul hükümetinin olduğunu niye akıl etmezler?

        Yunanlılar, 7 Haziran 1919’da Menemen’de iki yüz Türk’ü öldürüp iki yüzünü de yaraladılar. Kaybolanların sayısı belli değil. Her gün onlarca yurttaşımız can verdi işgalcilerin kurşunlarıyla çocuk, kadın, erkek, yaşlı demeden. Yirmi arabayla ölüler, ilce dışına taşındı ve iki gün durmaksızın toprağa verildiler. Bazı yerlerde ölüler, yakılarak ortadan kaldırıldı Yunanlılarca. Menemen’de birçok çocuk, kılıçtan geçirildi.

        Büyük Taarruz’un başlamasıyla bozulup kaçan Yunan güçleri Menemen’in birçok köyünü ateşe verdi. Bir yandan da Türklerin kıyımını sürdürdüler. Bu sırada öldürülenlerin sayısı 1371 olarak resmi kayıtlara geçti. Sayısız kadının ırzına geçildi. Bazı kadınların bu utancı sakladığı da bilinmekte. Bu nedenle kesin sayıyı saptamak olanaksız.

        Menemen’de yağma, soygun, işkence, dayak, yangınlar her gün yaşandı. Bağ, bahçe ve tarlalar yakıldı. Tarımsal ürünler, hayvanlara el kondu.

        2 Eylül 1922’de Türk askerinin önünden kaçan Yunanlılar, Menemen’de yüzü aşkın Türk’ün canına kıydı. Yunanlıların Menemen’deki tüm cinayetleri toplandığında sayı iki binden çok. 9 Eylül’de ilçeyi yakmaya çalışmışlarsa da yetişen Mehmetçik bunu önlemiş ve bu katil sürüsünü denize döktü.

        Menemen’de kurtuluştan tam sekiz yıl sonra (23 Aralık 1930) Öğretmen Asteğmen Kubilay’ın başının Cumhuriyet karşıtlarınca kesilmesinin İşgalci Yunan askerlerinin yaptıklarından ne farkı var?

        Kambur İzzet gibilerin işgale direnmeyerek düşmanla uzlaşıp işbirliği yapması, Türklerin öldürülmelerini görmezlikten gelmeleri ihanet tarihinin kara sayfaları.

        İzmir’de iskeleye, Agamemnon adını verenlerin aymazlığı, ihanet tarihine yeni bir sayfa ekledi. Menemen’de kıyılan yurttaşlarımızın adlarını mı, yoksa işgal güçlerinin simge adlarını mı yaşatacağız güzel İzmir’imizde?

        İzmir’i ilçelerinde işgal sırasında öldürülenlerle ilgili anıt, cadde ve sokak adları var mı? Bu konuda yerel yönetimler ve merkezi yönetim bu kıyımların yıldönümlerinde anmalar düzenliyorlar mı elbirliğiyle?

        Tarih bilinci, Atatürk ve Mehmetçik sevgisi, kendi ulusuna aidiyet duygusu oluşmamış kişilerin genel ya da yerel yönetici olması ülkemizin büyük talihsizliği.  Hele emperyalizmin ülkemiz üzerindeki hesaplarından, amaçlarından habersiz olmak; ihanetin bilgisizlikle yoğrulmuş günümüzdeki liberal soslu hainliğidir. Dün olduğu gibi bugün de liberaller, yobazlar ve bölücüler omuz omuza emperyalizmin hizmetindeler. Her şeye karşın ulusumuz, bütün ihanetlere karşı dimdik ayakta.

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               14 Haziran 2023

       

       

 

1 yorum:

  1. Elinize sağlık. Ufak bir eklemem olsun. Gerçi siz de yazmışsınız ama... Mustafa Kemal'in ordu müfettişi olarak atanmasının sebeplerinden bir tanesi özellikle İstanbul basınında ve işgal kuvvetleri mahfillerinde Türkler'in Rum ve Ermeni azınlığa soykırım yaptıkları iddiasıdır. Bu iddiayı ister sosyalist, ister dinci, ister liberal olsun Cumhuriyet düşmanı herkes günümüze kadar dile getirmiştir. Yine aynı odaklar bugün Amerikancı terör örgütü PKK'ya karşı verilen mücadelede Türk askerini suçlamaktadır. Bu da gözden kaçırılmamalı.

    YanıtlaSil