Manisa’nın güzel ilçesi Turgutlu… Turgut
Türklerinin yerleştiği bir güzel yer… Ege’nin lezzetli üzümlerinin memleketi…
29 Mayıs 1919’da düşmanın eline geçti Turgutlu, eski adıyla Kasaba. Yunan
mezalimi, işgalle başladı.
“Turgutlu, Mondros Mütarekesi’nin 7.
Maddesine göre İtilaf devletleri adına Yunan askerleri tarafından asayişin
temini gerekçesiyle işgal edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin hakimiyet hakkının
saklı kalacağı söz konusu edilmişse de İşgal Kuvvetleri Kumandanı Yarbay
Gregoryas, Turgutlu Belediye binasında yaptığı bir konuşmada, buraların resmen
Yunanistan toprakları olduğunu ilan etmiştir. (Mustafa
Turan, Yunan Mezalimi İzmir, Aydın, Manisa, Denizli 1919-1923, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara-2018, 4.Baskı, sf. 192)” İstanbul
Hükümeti, istediği kadar işgallerin geçici olduğuna halkı inandırsa da gerçeği
işgal kumandanı açıkça dile getirmekte, zaten halk da bunu bilmekte.
İşgalciler; yönetsel, dinsel, yargısal
işlere el koydu. Mahkeme tanıklarının kesinlikle Hıristiyan olması koşulu getirildi.
Türklerden toplanan silahlar, Rumlara dağıtıldı. İşgalciler, Türk kadınlarının
üzerlerini zorla aradılar.
“Turgutlu Hâkimi, Müftüsü ile eşraftan
bazı kimseler Manisa’ya götürülerek tutuklanmışlardır. Kaza Müddei-i Umumisi
(Savcısı) Ethem Bey de sebepsiz tutuklanmıştır. Bu sırada evi boşaltılarak
Yunan Jandarma Kumandanlık dairesi yapılmıştır. Ethem Bey’le birlikte Yenice
Mahallesi’nden Arnavutzade Nuri, Kahveci İsmail, Develikzade Arif, Dava Vekili
Hulusi, Değirmenci İbrahim Efendiler ve Hacı İshak Ağa sebepsiz tutuklanarak
Turgutlu cephaneliğinde iki gün tutulduktan sonra Parsa ve Nif Rumlarının
hakaretlerine maruz bırakılarak İzmir’e sevk edilmişlerdir. Orada 37 gün
tutuklu kalmışlardır. Bu süre içerisinde kereste çektirmek, elleriyle tuvalet
temizletmek gibi türlü hakaretler maruz kalmışlardır. (Aynı yapıt, sf.
193-194)” Osmanlı devlet görevlilerini tutuklayıp aşağılamakta işgal güçleri.
Amaç, halkın gözünde saygın olan ilçedeki devletin temsilcilerini gözden
düşürmek, onların saygınlıklarını yok etmek.
“Musevi tüccarlarından Jozef Eskenazi
Efendi’nin eşine, postahanede Yunan askerleri sarkıntılık etmişlerdir.
Ahmetli’den muhacir Ahmet, Kestelli’den
Sığırtmaç Ahmet, Tolu Mehmet, Tatarocağı’ndan Nasuhoğlu Mustafa,
Dibekderesi’nden Çakıroğlu Ömer ve Süleyman, Karaköy’den Seyitoğlu Molla Mustafa
adlı kişiler evlerinden ve işlerinin başından alınarak kurşuna dizilmişlerdir.
(Aynı yapıt, sf. 195)”
Kent merkezi dışında bağ ve bahçelerinde
çalışmakta olan Türk kadınlarına tecavüz edildi.
“Turgutlu’da birçok kadın ve kız
namuslarını müdafaa için ölmeyi tercih etmiştir. Derelere sürüklenen kızlardan
bir kısmı birbirlerine bağlanarak kesilmiş ve cesetleri Nif Çayı’nda
bulunmuştur. Ayşe adlı bir kadının elleri kesilmiştir. Giritli Hüseyin
Efendi’nin eşi Pakize Hanım, namusunu ve kocasını korumak için Yunanlılara
hücum etmiş ve öldürülmüştür.
Orhanlı Köyü’nden Şakiroğlu İbrahim ve
köyün eski muhtarı, Leonida adlı yerli bir Rum’un tahrik ve teşvikiyle,
üzerlerinde silah vs. bulunmadığı halde, karakolda şiddetli dövüldükten sonra
Turgutlu’ya getirilerek kurşuna dizilmişlerdir. Boşnak Mehmet Ağa da bazı
Rumların teşvikiyle tutuklanarak İzmir’de Divan-ı Harb’e sevk edilmiştir. Köyde
silah arama esnasında halka baskı yapılmış, Muhacir Elmasoğlu Ahmet ve kardeşi
Niyazi ile Boşnak Berber Hasan dövülmüşlerdir. Faracoğlu Halil de dövülmüş ve
üzerinden 28 lirası gasp edilmiştir. Kürt Derviş, Testici Süleyman Usta ve
Muhacir İlyas Ağa’nın bazı hayvanları gasp edilmiştir.
Yeniköy’den Haliloğlu Hakkı, köye gelen
bir tabur asker tarafından, silahların teslimi hakkındaki emre uyarak silahını
getireceği sırada tabura ateş edeceği gerekçesiyle, ağaca asılarak sallamak
süratiyle kolları kırılmış, sonra kafasına kurşun sıkılarak öldürülmüştür.
Musacalı Köyü’nden Arap Kara Halil
Çavuş, Yunan mezaliminden kurtulmak için Hisartepe’den hicret eden bir kafile
ile ailesini göndermek üzere kafileye katılmak istemişse de o sırada Yunan
askerleri tarafından yakalanarak Yeniköy’e götürülmüş ve bir dere içinde
Kasabalı Bakkal Kosti ile arkadaşları tarafından kurşuna dizilmiştir.
Kestelli Köyü’nden Deli Mustafa’nın
hizmetçisi Ahmet, kurşunla vurulmuş ve dilim dilim kesilmiş olarak bulunmuştur.
Aynı köyden Molla Mehmetoğlu Süleyman Efendi de süngülenmek ve kafatası
parçalanmak suretiyle öldürülmüştür. Eski İlice Nahiyesi Müdürü Mustafa Bey,
Hacı Osman’ın hizmetçisi Ali ile beraber, aralarında Mustafa Bey’in hizmetçisi
Yorki’nin bulunduğu bir Yunan müfrezesi tarafından Kestelli’de öldürülmüştür.
(Aynı yapıt, sf. 195-196)” İzmir’in işgalinden beri Yunan askerlerinin ve
Rumların muhacirleri, özellikle öldürdükleri ilgimizi çekmekte.
“Turgutlu, Yunanlılar tarafından tamamen
yakılmıştır. İşgalden sonra zaman zaman yangınlar çıkmışsa da Eylül 1922’de üç
gün süren büyük bir yangın çıkmıştır. Turgutlu’da önceden hazırlanmış bir
planla yakılmıştır. Yerli Rumlardan ve Ermenilerden mürekkep Yangın Postaları
Turgutlu’nun birçok mahallesini birden ateşlemişlerdir. Yangının sönmesine
meydan bırakmamak ve sağlam binaları tamamen tahrip etmek için sürekli olarak
bombalar atılmış ve her posta yakmağa memur olduğu mahalleyi tamamen yakmıştır.
Halkın yangın söndürmesine mâni olunmuştur. Evlerini kurtarmak ve ateşten
kaçmak isteyenler süngü ve dipçikle öldürülmüşlerdir.
Yangından üç gün öncesinden itibaren hiç
kimsenin şehirden ayrılmasına izin verilmemiştir. Bu zamanda ve yangın
sırasında halkın bütün serveti soyulmuştur.
Süvariler ve yerli Rumlar; kapıları
kırarak birçok kimseyi öldürmüşler ve ateşe atmışlardır. Ateşten ve katliamdan
kurtulabilenler dağlara ve ovaya kaçmışlardır. (Aynı yapıt, sf. 196-197)”
Turgutlu’da altı bin evden beş bin sekiz
yüzü Yunanlılarca yakıldı. Köylerde yakılıp yıkılan ev sayısı belli değil.
Yalnızca insanlar öldürülüp yerleşim yerleri yakılmadı. Türk kültürünün ve
ulusumuzun yüzlerce yıllık izleri bilinçli bir biçimde yok edilmeye çalışıldı. Bu,
dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir soykırım, kültürelkırım ve
tarihselkırımdır. Koca bir ulus tümüyle tarihten silinmeye çalışıldı. İşte,
Atatürk yok olmakta olan bir ulusu bu keskin dönemeçten döndüren liderdir. Yok
oluşumuzu önleyen önderdir Atatürk.
Adil Hacıömeroğlu
24 Haziran 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder