Aydın, Yunanlıların büyük kıyımlar yaptığı bir ilimiz. Bu
insan kıyımı, bir ulusu planlı ve sistemli bir biçimde ortadan kaldırmaya yönelikti.
O dönemde “soykırım” uluslararası bir hukuk terimi değildi henüz. Ancak burada
yapılan insan öldürmeleri, soykırımın en büyük örneği.
“Aydın eski Nüfus Memuru ve Denizli Nüfus Memuru Süleyman
Rüştü Bey, Aydın’ın işgali sırasında gördüğü mezalimi özetle şöyle
anlatmaktadır: Yunan işgalinde Aydın’da bulunuyordum. Meşrutiyet Mahallesi’nde
oturmaktaydım. Gördüklerim şunlardır: Mahallemizdeki Polis Karakolu’na 20 Yunan
askeri yerleşti. Yerli Rumlar, Türkler aleyhinde sürekli olarak ihbarlarda
bulunuyorlardı. Ahali dövülüyor ve işkence ediliyordu. Muhacir Mustafa Ağa pek
çok dövülmüştür. Jandarma Taburu deposu yağma edilirken, orada bulunan Başçavuş
Vehbi Efendi öldürüldü. O gün mahalleye 200 Evzon yerleşti. Bunların iaşesi
ahali tarafından karşılandı. Çıksuret Mahallesi’nde oturan Şer’iye Kâtibi Sadık
Efendi, İmam Hafız Ali Efendi kapıları önünde öldürüldüler. Hızırbeyli,
Aksekili, Erikli, Sözteke, Kuyupınar ve İkizdere köylerinden 40 Müslüman’ı
elleri bağlı olarak götürdüklerini gördüm. Yolda öldürülmüş olduklarını
işittim. Bunlar arasında Aydınlı Uncu Şahin Ağa’nın iki oğlu da öldürülmüştür.
Ben, hükümet memurlarının tutuklanacaklarını işittiğimden ailemle birlikte
Koçarlı’ya kaçtım. Kaçarken Zeheryan’ın bahçesinde çalışan, kocası Çanakkale’de
şehit Dudu kadının cesedini gördüm. Ayrıca istasyon civarında İzmir Oteli
odacısı Bilal Arslan, Komiser İbrahim ve Aydın eşrafından Necip Beylerin
cesetlerini gördüm.
Denizli Muhacir Mahallesi’nde oturmakta olan Aydın Tahrirat
Kalemi Başkâtibi Seyfi Bey de Aydın’ın ilk işgalinde gördüklerini özetle şöyle
anlatmaktadır: İlk işgalde Aydın’da idim. Yunanlılar, dışarıda çeteler olduğunu
bahane ederek katliama başladılar. Karacaahmet, Cuma, Ramazan, Terziler mahallelerinde
işe başladılar. Evvela, mahallede yangın çıkardılar. Yangından kaçmak isteyen
Müslümanları süngüleyerek öldürüyorlar; ateşe atıyorlardı. Böyle öldürülenlerden,
istasyon civarında Kadıköylü Mehmet Ali Efendi, Terziler Mahallesi ile Akbaldır
Mezarlığı’nda birbirlerine sarılmış Cemal ve Ragıp ismindeki, eski İcra memuru Ali
Efendi’nin iki oğlunun cesetlerini, eski Orman memuru Arif Bey ile Arzuhalci
Mehmet Efendi’nin cesetlerini, yanmış cesetler arasından tanıdım. Köprü altında,
bacakları ayrılarak öldürülmüş altı yaşlarında bir kız çocuğu gördüm. (Mustafa
Turan, Yunan Mezalimi İzmir, Aydın, Manisa, Denizli 1919-1923, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara-2018, 4.Baskı, sf. 151-152)” İşgalci Yunanlılar,
elinde silah olmayan Türkleri kurşunlayarak, süngüleyerek, yakarak öldürdüler. İnsan
yakma işi, emperyalizme kuklalık yapanların sık sık uyguladıkları bir öldürme
yöntemi. İngilizlerin işbirlikçisi Yunanlılar, ABD işbirlikçisi Gladyo Sivas-Madımak’ta
Türkleri yakarak öldürdüler. Buna rastlantı dememek gerek.
“28/29 Haziran 1919’da Aydın’da bulunup, sonra İzmir’e giden
Fransız Rahibesi Mari’nin 3Temmuz 1919 tarihiyle Fransız Karargahı’na
gönderdiği raporunda, Yunanlıların, 29 Haziran’da yerleştirdikleri makineli
tüfeklerle Türk mahallelerini ateş altında tuttuklarını, yanmak tehlikesine maruz
kalan Türklerin sokaklara çıktıklarında, merhametsizce öldürüldüklerini, kısmen
yanmakta olan binaların içine girmeye zorlandıklarını anlatmaktadır. (Aynı
yapıt, sf. 156)” Yunanlıların yaptıkları Türk kıyımını, onların işgalini
destekleyen bir ülkenin yurttaşı bu kadar anlatıyorsa bunun eksiği yok, fazlası
var. Fransız rahibesinin bile vicdanı, bu insan kıyımına dayanamamış.
“Yunanlılar, geceleri evlerden, kumandan sizi istiyor diyerek
birçok Türk’ü götürüp öldürmüşlerdir.
Müsademeden bir hafta evvel, Kemer Mahallesi’nden Memişoğlu
Süleyman’ın karısı Emine ve kızı Emir Ayşe, Yunan askerleri tarafından
süngülenerek öldürülmüşlerdir.
Müsademeden iki gün evvel, Yunan askerleri tarafından
evlerinden alınan Dr. Nuri Efendi, Paşa Mahallesi’nden Kadayıfçı Süleyman, Cuma
Mahallesi’nden Berber Alioğlu Emin ve Musulluzade Hacı Bey’in oğlu Şakir Efendi
ile teşhis edilemeyen üç şahıs elleri bağlı olarak öldürülmüşlerdir. Aynı gün
Yunan askerleri, Tobracı Mahallesi’nden kahveci Süleyman’ın hanesine zorla
girerek, karısı ve kızını süngüyle öldürmüşlerdir. Aynı gün, bu mahalleden
Börekçi Hüseyin’in oğlu kurşunla öldürülmüştür. Bu mahalleden, Hacı Salihoğlu
Ahmet Çavuş ile Ahmetoğlu Hasan, Yunan askerleri tarafından kahvehaneden
alınarak, dövülmüşler ve yaralanmışlardır. Aynı mahalleden Molla Mustafa’nın
kızı Rabia kurşunla yaralanmıştır.
Aynı gün Kurb-ı âla Mahallesi’nden Kazıcı İbrahim, Mehmet ve
Osman, Yunan askerleri tarafından Rum Mahallesi’ne götürülüp İbrahim’le bir
arkadaşı öldürülmüştür. Osman yaralı bir halde kaçarak kurtulmuştur. Deveci
Arap Tahir süngülenerek öldürülmüştür. (Aynı yapıt, sf. 156-157)” İşgalcilere
göre Türk ve Müslüman olmak suç. Bu nedenle kılları kıpırdamadan onlarca insanı
bir anda katlettiler.
“Yunanlıların Aydın’ı işgallerinden bir hafta sonra,
Belediyede çalışan Ali Ağa ile dokuz kişiyi Yunan askerleri, Rum Mahallesi’ne
götürüp, bazısının başını taşla ezmek, bazısını da süngülemek suretiyle
katletmişlerdir.
Cuma Mahallesi’nden; Hacı Yahya Efendi’nin hanesine giren iki Yunan askeri ile iki Rum, Hacı Yahya Efendi ile eşini, oğlunu ve kızını öldürmüşler, altın ve paralarını da gasp etmişlerdir. Yangından kaçmak isteyen Mustafa Efendi’nin eşi ve annesi, Yunanlıların attıkları kurşunlardan yaralanmışlar, Denizli’de tedaviye alınmışlardır. Ulalı Ayşe’nin evine bir yerli Rum ile iki Yunan askeri, kızını almak amacıyla gitmişler, kızını bulamadıklarından annesini öldürmüşlerdir. Ispartalı Ahmet’in eşi Hacer’i yangından kaçarken, bir buçuk yaşındaki çocuğu ile beraber öldürmüşlerdir. Edremitli kunduracı Mehmet’in kızı Ayşe göğsünden ağır yaralanmış, Denizli’de tedaviye alınmıştır. Eski orman memuru Arif Bey’in hanesi bomba ile tahrip edilmiş, kendisi de boğazından kesilerek öldürülmüştür. Aynı mahalleden sabuncu Lütfi Efendi’nin annesi ve damadı ile çocuğu öldürülmüştür. İsmi mazbut bir şahsın kızı ile eşinin namuslarına tecavüz edildikten sonra, eşi süngülenerek öldürülmüş, kızı yaralı olarak kurtulmuştur. Yine başka bir şahsın eşinin namusuna tecavüz edildikten sonra öldürülmüştür. Aynı mahalleden Sultanhisarlı Mehmet, Hafız Emin, İğneci Ali Dede öldürülmüşlerdir. Hafız Halil, eşi ve çocuklarıyla kaçarlarken, atılan kurşunlarla, yedi yaşındaki çocuğu Mehmet yaralanmış, sonra Gurebâ Hastanesi’nde ölmüştür. On bir yaşındaki kızı Lütfiye de yaralanmış ve Denizli’de tedaviye alınmıştır.
Toplu olarak bulunan 40 kadın ve 12’si kurşunla öldürülmüş, bir kısmı yaralı olarak kurtulmuş ve Nazilli Hastahanesi’nde tedaviye alınmışlardır.
Karacaahmet Mahallesi’nde Salih Efendi, eşi Hatice ve kızı
Nuriye, komşusu bulunan Hıristiyanlar ile Yunan askerleri tarafından
götürülmüşler, daha sonra cesetleri bulunmuştur. Aynı mahalleden Atçalıoğlu
Emin ve Karşıyakalı Ahmetoğlu İsmail, Dükkanönü Mahallesi’nden Hamamcı Kadir
Ağa’nın Kepez mevkiinde parçalanmış cesetleri bulunmuştur.
Tüccardan Kızıkların Hafız Efendi, Abalıoğlu Medresesi’nde
oturan Boşnak Şakir, Kozdibi Mahallesi’nden Selanikli Fatma, Hamidiye Mahallesi’nden
Tatar Muharrem ateşe atılarak yakılmışlardır.(Aynı yapıt, sf.159-160)”
Öldürmeler, sayfalarca sürmekte. Yazarken zorlanmaktayım. Azıcık duygudaşlık
yaptığımda yüreğim dayanamayacak duruma gelmekte. Bu kanlı ve insanlık dışı olaylara
tanıklık edenlerin neler çektiklerini anlamak gerek.
Alıntıları, daha çok sürdüremeyeceğim. Çünkü yazdıkça
sağlığım bozulmakta. Zaten kitabı okurken öldüm her ölenle. Yangında can
verenlerle yandım. Süngüler altında kıyılanlarla delik deşik oldu bedenim. Hele
ırzına geçilen her kadın ve kız için utandım insanlığımdan.
İşgal günlerindeki mezalimi yeniden yaşamamak için çok
çalışmalı. Atatürk’ün gösterdiği çağcıl uygarlık düzeyinin üzerine çıkmalıyız.
Bunun için de iç cepheyi sağlam tutmalı. Emperyalistlerin sözüne kanıp
ülkemizin birliğini bozmamalı. Ulusumuzun aşına kan doğramamalı. Her
yurttaşımızın ne denli değerli olduğunu anladığımızda bizi kimse yıkamaz.
Adil
Hacıömeroğlu
20
Haziran 2023
Halkına inanmış Atatürk ile bu vahşet sonlanmış.İnşallah bir daha bunlar yaşanmaz
YanıtlaSil