Mondros Anlaşması gereğince ordularımızın önemli bir kısmı
dağıtılmıştı. Ordunun silahlarına el konmuştu İtilaf devletlerince. Bazı
yurtsever komutanlar, komuta ettikleri birlikleri dağıtmadılar, silahları da
teslim etmediler anlaşmaya karşın. Bazı subaylar ise ordu depolarındaki
silahları bulundukları yörenin halkına dağıttılar işgale karşı direnmek için.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 tarihinden başlayarak
silahların teslim edilmemesi, birliklerin dağıtılmaması için çabalamaktaydı.
Birlik komutanlarına bu doğrultuda buyruklar vermekteydi. Asker, yorgundu
yıllardır süren savaşlar nedeniyle. Bunun için firar eden asker sayısı oldukça
çoktu. Bu askerlerden bazıları, çeteler kurup dağlara çıkmaktaydı. Kolordular,
tümenler, tugaylar, alaylar, taburlar, bölükler yarı yarıya erimişti asker
kaçakları yüzünden.
Askeri birlikleri yetersizliği çok açıktı. Bazı askeri
birlikler, Padişah ve İstanbul Hükümeti’ne bağlı olduklarından işgallere
sırtını dönmekteydi. Üstelik Padişah ve İstanbul Hükümeti, işgallere karşı
direnişe geçen Milli güçlere karşı fermanlar yayımlamaktaydı. Halkı, iç cepheyi
bölmekteydi bu tutum. Ankara’ya karşı birçok isyan çıkarıldı Padişah ve
İstanbul Hükümeti’nin kışkırtmasıyla.
Tüm olumsuzluklara karşın Anadolu’da halkın çoğunluğu, ayağa
kalktı işgale karşı. Kendi aralarında örgütlenerek silahlandılar ve
bulundukları yerde direnişe başladılar.
İzmir’den sonra Aydın da işgal edildi Yunanlılarca. İşgalin
başladığı ilk günden itibaren cılız da olsa direnişler oldu. Aydın cephesinde
direniş sertleşti. Birçok direniş gücü, Yunanlıların karşısına çıktı. Haziran
1920’ye dek Aydın Cephesinde olan direnişlerden bazılarını aktaralım:
“a) 27 Temmuz 1919’daYunanlılar, Adagide cephesine bir
taarruz yapmışlardır. Şiddetle mukabele edilerek Yunanlılara 40 kadar ölü
verdirilmiş ve 4 otomatik tüfek bıraktırılmıştır.
b) 8 Ağustos 1919’da (Baklacık, Ambarcık, Dağemir) cephesini
tutan Milislerimize düşman iki tabur piyade, iki dağ topu ve makineli
tüfeklerle taarruz etmiş, 10 saat süren muharebeden sonra hâkim sırtlar
milislerimizin elinde kalmıştır. Düşmandan bir otomatik tüfek, 20 bomba ve bir
yaralı esir alınmış ve 300 kadar zayiat verdirilmiştir.
c) 16 Ağustos 1919’da, Gökçen Hüseyin Efe Tire’nin Fata
nahiye merkezindeki Yunan kuvvetlerine muvaffakiyetli bir baskın yapmış ve 30 maktûl
verdirilmiştir. Düşmandan otuz tüfekle iki otomatik alınmıştır. Bizden iki
şehit, bir yaralı vardır.
d) 5 Eylül 1919’da iki bölük kadar Yunan kuvveti Umurlu
istikametinde ilerlemiş ise de tarafımızdan düşmanın yanına bir mukabil taarruz
yapılarak 120 kadar maktûl bıraktırılarak geriye döndürülmüştür.
e) 8 Birinciteşrin (Ekim) 1919’da Adagide cephesinde düşman,
kuvvetli piyade ve topçusu ile mevzilerimize taarruz etmiş ise de bizden 5
şehit ve 21 yaralıya mukabil 200’e yakın zayiata uğrayarak çekilmiştir. Subaşı
deresi içine sığınan 50 kadar Yunanlı da Hasan Hüseyin Efe’nin arkadan yaptığı
bir baskın ile imha edilmiştir.
f) 16 Birinciteşrin 1919 Ödemiş’in Hacıilyas ve Derebaşı
istasyonları arasındaki demiryolu kısmı tarafımızdan tahrip edilmiştir.
g) 20 Birinciteşrinde, geceleyin Söke’nin Kemerburgaz ve
Naipli civarındaki Yunan kuvvetleriyle Derbent köprüsüne tarafımızdan baskınlar
yapılmış, Aziziye ile Baltacık arasında demiryolu tahrip edilmiş, Baltacık’tan
Aziziye’ye gitmekte olan tren içindeki Yunan askerlerine ateş baskını
yapılmıştır.
h) 12 İkinciteşrin (Kasım) 1919’da Aydın’dan İkizdere boyunca
Tire’ye gitmekte olan bir Yunan taburuna Tire cenubundaki Küme dağında bulunan
milislerimiz tarafından baskın yapılmış zayiat verdirilmiştir. Bir esir
alınmıştır. (Rahmi Apak, Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara-1990, sf. 111-112)” Görüldüğü gibi kısıtlı olanaklarla örgütlenip
silahlanan halk ve az sayıdaki askeri birlikler, işgalcilere rahat yüzü
göstermiyor. Bu toprakların sahipsiz olmadığını, yaptıkları baskınlarla düşmana
göstermekteler.
Birbirinden bağımsız çetelerin dağınıklığı söz konusu. Tek
bir merkezden yönetilmemenin zorluğu var. Bu nedenle düzenli ordunun kurulması
için olağanüstü bir seferberlik olmakta. Ankara’da toplanacak olan TBMM’nin ivedilikle
yerine getirmesi gereken görev bu. Düzenli ordu kurulduktan sonra işgalcilerin
gücü kırılmaya başladı ve 9 Eylül’de düşman, denize döküldü.
Tarihini bilmeyen toplumlar, geleceğe güvenle bakamaz. Bu
nedenle özellikle yakın tarihimizi çocuk, genç, yetişkin, yaşlı demeden her
yurttaşa öğretmeli.
Adil
Hacıömeroğlu
21 Haziran 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder