27 AĞUSTOS 1922 PAZAR


         “Afyon’da büyük bir saldırıya geçildiğini öğrenen Ankara halkı, uykusuz bir gece (26/27) geçirdi. Türk birlikleri, sabah saat dörtten başlayarak dalgalar halinde Yunan mevzilerine saldırdılar. Yunanlıların bir yıldan beri tahkim ettiği mevziler ele geçirilmeye başlandı. Yunan Birinci Kolordu Komutanı Trikopis, bazı birliklere, karşı saldırıya geçmelerini emretti. Ancak, değil karşı saldırıya geçmek, yerinde tutunmanın zorlaştığı, durumu iyileştirmenin imkânsız olduğu cevabını aldı. Afyon’un boşaltılması ve kuvvetlerin önceden tespit edilen yere çekilmesi emredildi. Telefon bağlantısı kesildiğinden emri bazı birliklere ulaştırmak mümkün olmadı. Ordu komutanlığı ise, fırsat düştükçe karşı saldırıya geçilmesini emretti. Trikopis, daha batıda bir savunma hattı tutmaya karar verdi. Afyon’da Hıristiyanlar, büyük bir paniğe kapıldılar. Dört beş bin Ermeni, İstasyon’a akın etti. Yunanlılar, Birinci Kolordu tarafından bırakılan malzemeyi imha ederek Afyon’u terk ettiler. Bütün Yunan mevzilerine şiddetli darbeler indiren Türk birlikleri, Afyon’a girdi. Yunanlılar, perişan halde Sincanlı ovasına atıldı. Süvari Kolordusu, Yunan çekilme hattına hakim oldu. Nurettin Paşa, Afyon’un alındığını Batı Cephesi’ne bildirdi. Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşalar onu kutladı.

         İki anlamlı ölüm: 57. Tümen Komutanı Reşat Bey, Çakıl Tepe’yi emredilen zamanda alamadığı için intihar etti. O can verirken birlikleri tepeyi ele geçirdiler. Zayıf ve hastalıklı olması sebebiyle gönderilmiş olan Yıldırım Kemal, Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Bey’in karşısına çıkarak saldırı emrini alır almaz trene atlayıp geldiğini bildirdi, en ileri hatlarda çarpışan bir alaya verilmesini istedi. Yıldırım Kemal, iki saat sonra çarpışmada öldü.

         İlk zafer haberleri üzerine, yurdun her yanından Meclis’e, Başkomutanlığa, gazetelere, Hükümet’e tebrik ve sevinç telgrafları yağmaya başladı. Afyon’un alındığı haberi, cepheden merak ve heyecanla haber bekleyen Ankara’da bomba etkisi yaptı. ‘Tarifi mümkün olmayan bir sevinç ve tatlı bir heyecan içindeki halk, yedisinden yetmişine’ sokaklara döküldü. Havaya silahlar atıldı. Her adım başında ‘Yaşasın millet! Yaşasın milli ordu! Yaşasın Gazimiz!’ sesleri yükseldi.

         Rus Federatif Şuralar Cumhuriyeti Savunma Bakanı Karahan, Ankara Hükümeti’ne gönderdiği telgrafta, zaferi kutladı ve bu zaferin Rusları da sevince boğduğunu, kesin zaferin yakın olduğuna inandıklarını bildirdi. Afganistan ve İran Elçileri, Başbakan Rauf Bey’i ziyaret ederek zaferden ötürü sevinçlerini bildirdiler.

         Mustafa Kemal’in Meclis’e telgrafı: İki günden beri kesintisiz devam eden savaşlar sonucunda Afyon’u kurtardık. Esir, ağır ve hafif top ve her çeşit malzemeden ganimet çoktur. Kumandanlarımız sevk ve idarede düşman kumandanlarından üstündür. Meclis, Başkomutanlığa zafer diledi. Afyon’un alınmasından ötürü selam ve saygılarını bildirdi.

         İlk alınan esirlerden 20-30 kişilik bir kafile. İçlerinde Edirneli bir Rum berber, uzun süre Bulgar olduğunu ileri sürdü, sonra gerçeği söyledi. Türk ordusuna karşı çarpışan yerli Rumlar, İstiklal Mahkemelerince esir sayılmayarak idam ediliyor.

         Kayseri’den Batı Cephesine gitmekte olan Halide Edip Konya’da.

         Samsun’dan gelen iki uçak, Ankara üzerinde uçuşlar yaptı ve Samsun Müdafaa-i Hukuku’nun Meclis’e, Hükümete, basına ve bütün kurumları ile belde halkına bir bildirisini attı. Bildiride, sonuç olarak ‘Biz size deruni, boynu bükük yetimlerin hürmet ve ricalarıyla dolu tayyareler gönderdik. Siz bize İzmir ve Bursa’nın istirdadı haberini ne zaman göndereceksiniz?’ deniliyor.

         Fransız Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Poincare, Ankara Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Fethi Bey’i kabul etti.

         Hakimiyeti Milliye: Başımıza 150 seneden beri yumruk inerken birbirimizle didişmekle meşgulüz. (Meclis’te söylenen bazı sözlere hücum). -Garbi Anadolu’nun mühim kısımlarını gösteren harita 35 kuruştur. -Dün sabahtan itibaren bütün cephelerde kahraman ordumuz düşmanla çarpışmağa başladı. -Kocaeli ve Menderes mıntıkalarında. Öğüt: Son söz yine silaha düştü. Fedakâr milletimiz için mukadder olan mesut günler artık yaklaşmıştır. -Samsunlular, ‘biz size tayyare gönderiyoruz, siz bize İzmir’i, Bursa’yı ne zaman vereceksiniz?’ diyorlar. Biz de onlara diyoruz ki, ‘Yakında…’ Yenigün: Kahraman ordularımız namus, istiklal ve vatan için dün sabahtan itibaren bütün cephede cani ve müstevli düşmanla çarpışmaktadır. -Başyazı: Söz silahındır! Açıksöz: Batı Cephesi’nde savaş başladı. Yardım Allah’tan. -Ziya Gökalp’in manzumesi: İngiliz’den sakın. Yeni Adana: Umum cephelerde harp başladı. İkdam: Bir taarruz hareketinin arifesinde miyiz? -Kocaeli, Afyon, Eskişehir bölgelerinde 25 tarihli keşif saldırıları. -Ekmekçi amele ile fırıncılar arasındaki anlaşmazlık, bir greve müncer olacak mahiyettedir. -Kayseri’de her hafta muntazam toplanan Türk Ortodoksları, Fener’e sığınmış olanları kendilerinden ayırıyorlar. -Yakup Kadri: Türkçe bir gazete, Rum ve Ermeni basını ile birlikte Ankara Hükümeti’nin çökmeye, dağılmaya doğru gittiğini yazıyor. Barış görüşmelerinin başlayacağı böyle nazik bir zamanda bu yayınlar, Kral Konstantin’e ve Hacıanesti’ye yarar. Peyami Sabah’ta Ali Kemal: Biz bugün iktisaden, içtimaen, fikren öyle geriyiz ki, Avrupa ile aramızda uçurum var. Sandığımız gibi zamanımızda istiklal, istikbal topla tüfekle kaim değildir. Vakit: Kocaeli Cephesi’nde ordunun başarılı bir keşif taarruzu. Bunu hakiki bir taarruzun takip edip etmeyeceğini gelecek yeni tebliğler gösterecektir. Tevhidiefkar: Konferans, Eylül’ün nihayetinde toplanacak. Fransa, İtalya ile hemfikir. -Milli ordu, taarruza mı geçiyor? Cephede darbelerimiz tekrar ve tevali etmeye başladı. Kocaeli mıntıkasında düşman mevzilerini hücumla zaptettik. -Şark Mahfeli’nin açılış töreni. İleri: Fransız Hükümeti, Anadolu’nun tahliyesi hususunda ısrar etmektedir. Konferansın toplanma tarihi, Devletlerce müzakere ediliyor. Venedik Konferansı hakkında Fransa ve İtalya hemfikirdir. -Taarruzun başladığına dair şehrimizdeki şayialar. Ordumuzun düşmana her cephede kat’i darbeyi vurabileceğinden emin bulunduğumuzdan, resmi tebligat beklendiğinden, bu şayialara önem vermemek kabil değildir. -Başyazı: Kahraman Anadolu: Anadolu’nun hakkı da, kuvveti de, hususiyle azim ve kararı da var ve ziyadeleşiyor. Babalık: Zelalet-i siyasiye numuneleri 2: (L. George’un nutku). İbrahim Şevki’nin manzumesi: Kemal’in ilhamı. -Enver Paşa sağ(!). -Enver Paşa’nın, kuvvetlerini geri çekmeleri için Ruslara verdiği 19 Mayıs tarihli ültimatom: -Yunan zulmü devam ediyor. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 601-602-603)”

         Yukarıdaki alıntılara bakıldığında dönemin gazetelerinin çoğu, Büyük Taarruz’un başladığını henüz bilmiyor. Atatürk ve arkadaşlarının Ankara’ya gelir gelmez yayımladığı Hakimiyeti Milliye’de var Büyük taarruz haberi yalnızca. İlk bölümdeki alıntılar, daha çok cephede savaşan subayların anılarından alındığından Taarruz’la ilgili doğru bilgiler var. Taarruz, dünya kamuoyundan gizlendiği için kimsenin haberi yok olan bitenden. Anadolu ile İstanbul arasındaki telgraf hatları kesildiğinden İstanbul basını Anadolu’da başlayan Büyük Taarruz’u henüz öğrenmemişler.

         Gazetelerde günlük yaşamla ilgili haberler göze çarpmakta. İngiliz işbirlikçisi Ali Kemal hem Ankara’yı hem de Türk halkını küçümseyen yazılarını sürdürmekte. Türkler hakkında yazdıklarının bugün de bazı kişilerce savunulup dile getirilmesi rastlantı mıdır? Demek ki günümüzde de Ali Kemaller var. Her fırsatta kendi halklarını küçümseyip aşağılama yarındalar yeni Ali Kemaller. Her şey çok açık… Yeter ki tarihimizi gerçek kaynaklardan okuyup öğrenelim.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       27 Ağustos 2023

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder