30 AĞUSTOS 1922 ÇARŞAMBA


         “Başkomutanlık Meydan Savaşı. Büyük Taarruz’un beşinci günü. Yunan kuvvetleri sabaha doğru Çalköy’de karmakarışık bir halde toplandılar. Sayım yapıldı, mevcudun oldukça azalmış olduğu görüldü ve kuvvetler yeniden örgütlendi. Gene sabaha karşı, Batı Cephesi Harekât Şubesi Müdürü Tevfik Bey, harita üzerinde saptadığı durumu İsmet Paşa’ya gösterdi. İsmet Paşa, Tevfik Bey’i Mustafa Kemal’e gönderdi. Tevfik Bey, Afyon Belediye Dairesinde uyuyan Mustafa Kemal’e giderek uyandırdı. Mustafa Kemal, düşmanın sarılmaya elverişli bir durumda olduğunu anlayarak Fevzi ve İsmet Paşaları çağırttı. Üçü toplanarak ‘gerçek kurtuluş güneşinin’ bugün doğacağı sonucuna vardılar. Ordulara 6.30’da gerekli talimat verildi. İsmet Paşa, birinci ve ikinci ordulara, düşmanın bir an önce kaçıp kurtulmaya çalıştığını bildirerek Dumlupınar’ın hızla alınmasını, düşmanın tamamen teslim olmaya mecbur edilmesini emretti. Fevzi Paşa’yı İkinci Ordu’ya ve Süvari Kolordusuna gönderen Mustafa Kemal; İsmet Paşa’yı karargâhta bırakarak Birinci Ordu Karargahına gitti. Çal köyünde Yunanlıların mutlaka imha olunması emrini verdi. Esir subaylardan bilgi aldı. Trikopis ve Diyenis’in de çember içinde kaldığını bildirerek bunların da esir alınmasını emretti. Türkçe bildiği anlaşılan Selanikli esir subay, bu emri duyunca baygınlık geçirdi. Mustafa Kemal, saat 14’te, hareketi bizzat yöneteceği tepeye çıktı. Öğleyin başlayan şiddetli savaş akşama kadar sürdü. Yunanlılar, kaçmak istedilerse de başaramadılar. Bir köy halkı, Yunanlıların kaçmasını önlemek için demiryolunu tahrip etti. Yunan Bağımsız Tümeni, Yunan ordusuyla bağlantı kuramayarak batıya çekildi. Daha sonra Başkomutanlık Meydan Savaşı adı verilecek Dumlupınar Savaşı, Türk ordusunun Yunan ordusunu biraz daha küçültmesi ve perişan etmesiyle sonuçlandı. Mustafa Kemal, akşam Dumlupınar köyüne gitti. Yanlarında eşya olmadığından oda döşemeleri, peykeler veya toprak üzerinde yatılarak sabah edildi.

         Kütahya, Çivril, Demirci, Gördes kurtarıldı. Türk ordusunun Kütahya’ya girişi sırasında yüzlerce kurban kesildi; kazanlar kaynatılarak askere yemek verildi. Çivril son olarak 1 Nisan 1921’de, Demirci 4. defa 11 Ekim 1921’de, Gördes de gene 4. defa 1 Temmuz 1921’de Yunan işgali altına girmişti.

         Başkomutan Hacıanesti’nin yerine Birinci Kolordu Komutanı Papulas atandı. Trikopis’in rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi. Yunan telsizi, bu emri tebliğ etmek için Trikopis’i aradıysa da bulamadı. Telsiz emrini Türk telsizi yakalayacak ve atama haberini 2 Eylül’de esir edildiğinde ona Mustafa Kemal duyuracaktır.

         Yunan Savaş Bakanı Teotakis Atina’dan İzmir’e hareket etti. Stratos da Teotakis’le birlikte hareket ediyor.

         İstanbul’a ulaşan ilk zafer haberi iki kelimelik bir telgraf: Afyon alındı! 4 gündür merakla Anadolu’dan haber bekleyen İstanbulluları bu haber sevince boğdu.

         İstanbul Dışişleri Bakanı İzzet Paşa, İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold’a ‘Zafer, Mustafa Kemal’in şöhretini iade etmiştir’ dedi.

         Avrupa başkentleri, Türk zaferinden hâlâ habersiz. Bunda, Anadolu’nun dışarıyla bağlantısının kesik olması kadar, Yunanlıların da tebliğlerinde Türk zaferini örtmesi rol oynuyor. İngiltere’nin Atina Elçiliği, Londra’ya bugün iki kısa tel çekti. Birinde iki bakanın İzmir’e gittiğini haber verdi, diğerinde Yunan Genelkurmay Başkanı dünden beri Anadolu’dan yeni haber almadığını ve yedek kuvvetlerin ne derece kullanıldıklarını söylemediklerini haber verdi. Yunan Genelkurmay Başkanı’nın Fransızlarla İtalyanların Türklere yardım ettiğini söylediği de telgrafta yer aldı. Gene bugün, Fransız Hükümeti, Fransız makamlarının Türklere yardım etmemiş olduğunu açıkladı. Fransız Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Poincare de İngiltere’ye Venedik Konferansı’nın mümkün olduğu kadar çabuklaştırılmasını önerdi. ‘İzmir çevresinde cereyan etmekte olan askeri olaylar karşısında Konferans’ın toplanmasının son derece acil’ olduğunu bildirdi.

         Halide Edip Dumlupınar’da. Nurettin Paşa, köylü kadınlar, Mustafa Kemal, Yunan esirleri, vb…

         Meclis, firar ettiğinden dolayı idama mahkûm edilen bazı erleri yurda ve göreve bağlılıkları, hatta Sakarya Savaşı’nda kahramanca çarpıştıkları gerekçesiyle affetti. Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesi görüşülmeye devam edildi. Bazı mebuslar, medreselerin yozlaştığını söylediler, diğer bazısı medreseleri savundu. Rauf Bey, İran ve Afganistan elçilerini dün kendisini ziyaret ederek son zaferden dolayı Meclis’i kutladıklarını bildirdi.

         Hakimiyeti Milliye: Vaziyet-i Harbiye: 28 Ağustos vakalarına göre görüş ve tahminlerimiz. -Ordunun Afyon’un kurtardığını anlatan telgraf, Haymana’da açık artırmaya koyularak 20.245 kuruşa satılmıştır. -Ruşen Eşref: Vatan gülüyor. Bela artık çözüldü. Bela kahroluyor. Ey gözler bebeği, emekler nuru ordu… -Emrivakiler: Lloyd George, İzmir ve Anadolu’da statükodan bahsediyor. Statükoyu bir emrivaki olduğu için kabul ediyor. Pek ala! Bugün bu emrivaki Türk süngüleri ile değişiyor. Venedik’ten evvel İstanbul ve İzmir sırtları. O zaman Lloyd George ile daha iyi görüşür anlaşırız. Yenigün: Saldırı ve takip harekâtımız başarıyla devam ediyor. Allah’ın inayetiyle mutlaka muzaffer olacağız ve zaten oluyoruz da -Hayat ve namus için. -Afganistan mektupları: Elçilik Kurulu ile İnebolu’dan Bakû’ya. Öğüt: Kardeş öğüdü: Türkiye komünistleri bu memlekete ancak iki şey getirir: İnkıraz, ölüm… Memleket tecrübe tahtası değildir. Müdafaaya ihtiyacı vardır. Yunan’ı memleketten kovalım, ondan sonra düşünelim. Babalık: Malzeme ile dolu bir otomobil kolu, mühimmat yüklü bir tren, 123 develik bir katar ganimet alındı. Yeni Adana: Ordumuz bütün cephede 30 km. ilerledi. Zaferimiz Ankara’da büyük tezahüratla kutlandı. İkdam: Afyonkarahisar önünde ordumuzun kuvvetli taarruzu. 26 Ağustos’ta başlayan taarruzun devam ettiğini Yunanlılar itiraf ediyorlar. Askeri mütalaa: Yunan hükümetinin ve ordusunun son blöflerine karşı bir Türk cevap verdi: Taarruz hareketi başlamalı. Yunan ordusunun yığınağı, mevkileri ve kuvvetleri. -İmzasız başyazı: Türkleri silahsız bir barışa varılamayacağını tecrübe ettikten sonra zorunlu olarak silahla düşman üstüne yürümek zorunda kaldılar. Ordu, hakkından ne kadar eminse, kuvvetinden de o derece emindir. Bütün Türk kamuoyu bu taarruzu zaruri görmekte, tasvip etmekte, bütün Türkler ve Müslümanlar zaferi Cenabıhak’tan niyaz eylemekteler. -Yunanlılar baskına uğramışlar. -Türk ordusunun en kuvvetli zamanı, -Yakup Kadri: Her millet, hakkını ancak yumruğunun kuvvetiyle kazanır. Kılıçsız siyaset, manasız bir lakırdıdır. Gürleyin mübarek toplar, gürleyin!.. İleri: Allah’ın inayeti, Resuluekrem’in ruhaniyeti ile kahraman ordumuz evvelki akşam, Afyonkarahisarı’nı kurtarmaya muvaffak olmuştur. (Mustafa Kemal ve karargâhı ile birlikte İsmet Paşa’nın resimleriyle). Tevhidiefkâr’da Ebüzziyazade: Anadolu derin bir sessizliğe daldı. Bu, onun sinirlerine tamamıyla hakim olduğuna delildir. Düşmanlar şimdi anlıyorlar ki iş pek ciddidir. Neticeden katiyyen eminiz. Okuyucularımıza pek yakında en sevindirici haberleri vereceğiz. Peyamı Sabah: Afyon cephesinde muharebe devam ediyor. Anadolu ile haberleşme ve ulaşım kesik. -Ali Kemal: Hadisatın cereyan tarzı gösteriyor ki, Anadolu’da harp ve ateş yeniden tutuştu. Bu milletin varlığı ile böyle oynamak en büyük siyasetsizliktir. Maazallah yenemezsek, düşman isteklerini artırır. -Drahmi İstanbul’da 75’ten 65’e düştü. İngiliz lirasının değeri de 765’ten 740’a düştü. Vakit’te birinci sayfa bütünüyle savaş haberlerine ve yorumlarına ayrılmış: Ordumuzun taarruzu devam ediyor. Afyonkarahisarı kurtarılmıştır. Ordumuz, Yunan kuvvetlerini mühim bir mağlubiyete uğratmıştır. Yunanlılar Trakya’dan Anadolu’ya acele kuvvet sevk ediyorlar. -Ordumuz bir şaheser yaratıyor. -Ahmet Emin: İntizar günler: Elde bulunan emareler, halas günlerinin en kısa ve en ameli yoldan yaklaştığını göstermektedir. Şimdilik kalplerimizi münşerih tutmakla beraber, asıl sevincimizi müjde haberlerinin resmi surette tahakkuk etmesine saklayacağız. Karagöz’de, elinde kırbaçla kovalayan Mustafa Kemal’e Hacıanesti: Vay kafam vay! Ne oluyoruz a canım? Konferansa giderken böyle şaka olur mu yahu! Le Petit Parisien: Anadolu’da Türk saldırısı. Ayine: Enver Paşa’nın ölüm haberinin tekzibinden sonra: Hayır hayır sana raci değil o tel’inat…/ Senin bütün bu konaklar bu bağlar ormanlar/ Vücudumuzdaki kanlarla çıkmadık canlar/ Senindir işte ne artmışsa hevan-ı yağmadan… -Haftanın borsası: Açıldı: Darülfünun kapısı, Yakup Kadri’nin talihi. En aşağısı: Peyami Sabah’ta ar ve haya. En yukarısı: Aralof Yoldaş’ta caka, Yunanistan’da buhran. Kapandı: Milli Bedayii Koruma Cemiyeti’nin kadınlarımızın kıyafeti hakkında lüzumsuz ve saygısız müdahalesi. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 610-611-612-613)”

         Yukarıda görüldüğü gibi cepheden az da olsa haberler gelmeye başladı gazetelere. 30 Ağustos 1922’de basın yayın organlarının yazdıkları bunlar. Avrupa ülkeleri, Yunan ordusunun yenilgisini henüz öğrenmemişler. İstanbul Hükümeti, olaylardan habersiz. Ali Kemal, her zaman olduğu gibi Anadolu hareketine ateş püskürmekte. Alıntıların başında yer alanlar ise anılardan, yani savaşa katılanların notlarından alınmış. Bu nedenle gerçekçi bir bakış açısı var.

         30 Ağustos zaferi kolay kazanılmadı. Bağımsızlığımız, bize altın tepside sunulmadı. Biz, onu kan ve gözyaşıyla kazandık. Bu nedenle onu korumak, her yurttaşın görevi. Bu da emperyalizme karşı çıkmakla olur. Emperyalizmle uzlaşıp onların dümen suyuna giderek bağımsızlık da özgürlük de savunulamaz. Her alanda bağımsız olmak hakkımız. Bunu için çalışmalıyız. Bugün 30 Ağustos ruhuna dünden daha çok gereksinmemiz var. Dış saldırıların, kuşatmaların, iç cephede çatırtıların olduğu bir dönemde bizi kurtaracak olan 30 Ağustos ruhu. Bundan başka kurtuluş yolu aramak gereksiz bir çaba.

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                30 Ağustos 2023

 

 

1 yorum:

  1. Dağlarda tek tek
    ateşler yanıyordu.
    Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
    şayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    birdenbire beş adım sağında onu gördü.
    Paşalar onun arkasındaydılar.
    O, saatı sordu.
    Paşalar : «Üç,» dediler.
    Sarışın bir kurda benziyordu.
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun başına kadar,
    eğildi, durdu.
    Bıraksalar
    ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı. Türkiye Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.🤲🏻🇹🇷🇹🇷🇹🇷 bazı borçlar vardır asla ödenmez , vefa gibi , bizler de her daim çok çalışmalıyız. Hocam emeğinize , bilginize sağlık👏✍️🇹🇷🇹🇷📚🧿🍀🌺Fulya Kırımoğlu 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN

    YanıtlaSil