“Başkomutanlık Meydan Savaşı. Büyük Taarruz’un beşinci günü.
Yunan kuvvetleri sabaha doğru Çalköy’de karmakarışık bir halde toplandılar.
Sayım yapıldı, mevcudun oldukça azalmış olduğu görüldü ve kuvvetler yeniden
örgütlendi. Gene sabaha karşı, Batı Cephesi Harekât Şubesi Müdürü Tevfik Bey,
harita üzerinde saptadığı durumu İsmet Paşa’ya gösterdi. İsmet Paşa, Tevfik
Bey’i Mustafa Kemal’e gönderdi. Tevfik Bey, Afyon Belediye Dairesinde uyuyan
Mustafa Kemal’e giderek uyandırdı. Mustafa Kemal, düşmanın sarılmaya elverişli
bir durumda olduğunu anlayarak Fevzi ve İsmet Paşaları çağırttı. Üçü toplanarak
‘gerçek kurtuluş güneşinin’ bugün doğacağı sonucuna vardılar. Ordulara 6.30’da
gerekli talimat verildi. İsmet Paşa, birinci ve ikinci ordulara, düşmanın bir
an önce kaçıp kurtulmaya çalıştığını bildirerek Dumlupınar’ın hızla alınmasını,
düşmanın tamamen teslim olmaya mecbur edilmesini emretti. Fevzi Paşa’yı İkinci
Ordu’ya ve Süvari Kolordusuna gönderen Mustafa Kemal; İsmet Paşa’yı karargâhta bırakarak Birinci Ordu Karargahına gitti. Çal
köyünde Yunanlıların mutlaka imha olunması emrini verdi. Esir subaylardan bilgi
aldı. Trikopis ve Diyenis’in de çember içinde kaldığını bildirerek bunların da
esir alınmasını emretti. Türkçe bildiği anlaşılan Selanikli esir subay, bu emri
duyunca baygınlık geçirdi. Mustafa Kemal, saat 14’te, hareketi bizzat
yöneteceği tepeye çıktı. Öğleyin başlayan şiddetli savaş akşama kadar sürdü.
Yunanlılar, kaçmak istedilerse de başaramadılar. Bir köy halkı, Yunanlıların
kaçmasını önlemek için demiryolunu tahrip etti. Yunan Bağımsız Tümeni, Yunan
ordusuyla bağlantı kuramayarak batıya çekildi. Daha sonra Başkomutanlık Meydan
Savaşı adı verilecek Dumlupınar Savaşı, Türk ordusunun Yunan ordusunu biraz
daha küçültmesi ve perişan etmesiyle sonuçlandı. Mustafa Kemal, akşam
Dumlupınar köyüne gitti. Yanlarında eşya olmadığından oda döşemeleri, peykeler
veya toprak üzerinde yatılarak sabah edildi.
Kütahya, Çivril, Demirci, Gördes kurtarıldı. Türk ordusunun
Kütahya’ya girişi sırasında yüzlerce kurban kesildi; kazanlar kaynatılarak
askere yemek verildi. Çivril son olarak 1 Nisan 1921’de, Demirci 4. defa 11
Ekim 1921’de, Gördes de gene 4. defa 1 Temmuz 1921’de Yunan işgali altına
girmişti.
Başkomutan Hacıanesti’nin yerine Birinci Kolordu Komutanı
Papulas atandı. Trikopis’in rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi. Yunan telsizi,
bu emri tebliğ etmek için Trikopis’i aradıysa da bulamadı. Telsiz emrini Türk
telsizi yakalayacak ve atama haberini 2 Eylül’de esir edildiğinde ona Mustafa
Kemal duyuracaktır.
Yunan Savaş Bakanı Teotakis Atina’dan İzmir’e hareket etti.
Stratos da Teotakis’le birlikte hareket ediyor.
İstanbul’a ulaşan ilk zafer haberi iki kelimelik bir
telgraf: Afyon alındı! 4 gündür merakla Anadolu’dan haber bekleyen
İstanbulluları bu haber sevince boğdu.
İstanbul Dışişleri Bakanı İzzet Paşa, İngiliz Yüksek
Komiseri Rumbold’a ‘Zafer, Mustafa Kemal’in şöhretini iade etmiştir’ dedi.
Avrupa başkentleri, Türk zaferinden hâlâ habersiz. Bunda,
Anadolu’nun dışarıyla bağlantısının kesik olması kadar, Yunanlıların da
tebliğlerinde Türk zaferini örtmesi rol oynuyor. İngiltere’nin Atina Elçiliği,
Londra’ya bugün iki kısa tel çekti. Birinde iki bakanın İzmir’e gittiğini haber
verdi, diğerinde Yunan Genelkurmay Başkanı dünden beri Anadolu’dan yeni haber
almadığını ve yedek kuvvetlerin ne derece kullanıldıklarını söylemediklerini
haber verdi. Yunan Genelkurmay Başkanı’nın Fransızlarla İtalyanların Türklere
yardım ettiğini söylediği de telgrafta yer aldı. Gene bugün, Fransız Hükümeti,
Fransız makamlarının Türklere yardım etmemiş olduğunu açıkladı. Fransız
Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Poincare de İngiltere’ye Venedik Konferansı’nın
mümkün olduğu kadar çabuklaştırılmasını önerdi. ‘İzmir çevresinde cereyan
etmekte olan askeri olaylar karşısında Konferans’ın toplanmasının son derece
acil’ olduğunu bildirdi.
Halide Edip Dumlupınar’da. Nurettin Paşa, köylü kadınlar,
Mustafa Kemal, Yunan esirleri, vb…
Meclis, firar ettiğinden dolayı idama mahkûm edilen bazı
erleri yurda ve göreve bağlılıkları, hatta Sakarya Savaşı’nda kahramanca
çarpıştıkları gerekçesiyle affetti. Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesi görüşülmeye
devam edildi. Bazı mebuslar, medreselerin yozlaştığını söylediler, diğer bazısı
medreseleri savundu. Rauf Bey, İran ve Afganistan elçilerini dün kendisini
ziyaret ederek son zaferden dolayı Meclis’i kutladıklarını bildirdi.
Hakimiyeti Milliye: Vaziyet-i Harbiye: 28 Ağustos
vakalarına göre görüş ve tahminlerimiz. -Ordunun Afyon’un kurtardığını anlatan
telgraf, Haymana’da açık artırmaya koyularak 20.245 kuruşa satılmıştır. -Ruşen
Eşref: Vatan gülüyor. Bela artık çözüldü. Bela kahroluyor. Ey gözler bebeği,
emekler nuru ordu… -Emrivakiler: Lloyd George, İzmir ve Anadolu’da statükodan
bahsediyor. Statükoyu bir emrivaki olduğu için kabul ediyor. Pek ala! Bugün bu
emrivaki Türk süngüleri ile değişiyor. Venedik’ten evvel İstanbul ve İzmir
sırtları. O zaman Lloyd George ile daha iyi görüşür anlaşırız. Yenigün:
Saldırı ve takip harekâtımız
başarıyla devam ediyor. Allah’ın inayetiyle mutlaka muzaffer olacağız ve zaten
oluyoruz da -Hayat ve namus için. -Afganistan mektupları: Elçilik Kurulu ile
İnebolu’dan Bakû’ya. Öğüt: Kardeş öğüdü: Türkiye komünistleri bu
memlekete ancak iki şey getirir: İnkıraz, ölüm… Memleket tecrübe tahtası
değildir. Müdafaaya ihtiyacı vardır. Yunan’ı memleketten kovalım, ondan sonra
düşünelim. Babalık: Malzeme ile dolu bir otomobil kolu, mühimmat yüklü
bir tren, 123 develik bir katar ganimet alındı. Yeni Adana: Ordumuz
bütün cephede 30 km. ilerledi. Zaferimiz Ankara’da büyük tezahüratla kutlandı. İkdam:
Afyonkarahisar önünde ordumuzun kuvvetli taarruzu. 26 Ağustos’ta başlayan
taarruzun devam ettiğini Yunanlılar itiraf ediyorlar. Askeri mütalaa: Yunan
hükümetinin ve ordusunun son blöflerine karşı bir Türk cevap verdi: Taarruz
hareketi başlamalı. Yunan ordusunun yığınağı, mevkileri ve kuvvetleri. -İmzasız
başyazı: Türkleri silahsız bir barışa varılamayacağını tecrübe ettikten sonra
zorunlu olarak silahla düşman üstüne yürümek zorunda kaldılar. Ordu, hakkından
ne kadar eminse, kuvvetinden de o derece emindir. Bütün Türk kamuoyu bu
taarruzu zaruri görmekte, tasvip etmekte, bütün Türkler ve Müslümanlar zaferi
Cenabıhak’tan niyaz eylemekteler. -Yunanlılar baskına uğramışlar. -Türk
ordusunun en kuvvetli zamanı, -Yakup Kadri: Her millet, hakkını ancak
yumruğunun kuvvetiyle kazanır. Kılıçsız siyaset, manasız bir lakırdıdır. Gürleyin
mübarek toplar, gürleyin!.. İleri: Allah’ın inayeti, Resuluekrem’in
ruhaniyeti ile kahraman ordumuz evvelki akşam, Afyonkarahisarı’nı kurtarmaya
muvaffak olmuştur. (Mustafa Kemal ve karargâhı ile birlikte İsmet Paşa’nın
resimleriyle). Tevhidiefkâr’da Ebüzziyazade: Anadolu derin bir
sessizliğe daldı. Bu, onun sinirlerine tamamıyla hakim olduğuna delildir.
Düşmanlar şimdi anlıyorlar ki iş pek ciddidir. Neticeden katiyyen eminiz.
Okuyucularımıza pek yakında en sevindirici haberleri vereceğiz. Peyamı Sabah:
Afyon cephesinde muharebe devam ediyor. Anadolu ile haberleşme ve ulaşım kesik.
-Ali Kemal: Hadisatın cereyan tarzı gösteriyor ki, Anadolu’da harp ve ateş
yeniden tutuştu. Bu milletin varlığı ile böyle oynamak en büyük
siyasetsizliktir. Maazallah yenemezsek, düşman isteklerini artırır. -Drahmi
İstanbul’da 75’ten 65’e düştü. İngiliz lirasının değeri de 765’ten 740’a düştü.
Vakit’te birinci sayfa bütünüyle savaş haberlerine ve yorumlarına
ayrılmış: Ordumuzun taarruzu devam ediyor. Afyonkarahisarı kurtarılmıştır. Ordumuz,
Yunan kuvvetlerini mühim bir mağlubiyete uğratmıştır. Yunanlılar Trakya’dan
Anadolu’ya acele kuvvet sevk ediyorlar. -Ordumuz bir şaheser yaratıyor. -Ahmet
Emin: İntizar günler: Elde bulunan emareler, halas günlerinin en kısa ve en
ameli yoldan yaklaştığını göstermektedir. Şimdilik kalplerimizi münşerih
tutmakla beraber, asıl sevincimizi müjde haberlerinin resmi surette tahakkuk
etmesine saklayacağız. Karagöz’de, elinde kırbaçla kovalayan Mustafa
Kemal’e Hacıanesti: Vay kafam vay! Ne oluyoruz a canım? Konferansa giderken
böyle şaka olur mu yahu! Le Petit Parisien: Anadolu’da Türk saldırısı. Ayine:
Enver Paşa’nın ölüm haberinin tekzibinden sonra: Hayır hayır sana raci değil o
tel’inat…/ Senin bütün bu konaklar bu bağlar ormanlar/ Vücudumuzdaki kanlarla
çıkmadık canlar/ Senindir işte ne artmışsa hevan-ı yağmadan… -Haftanın borsası:
Açıldı: Darülfünun kapısı, Yakup Kadri’nin talihi. En aşağısı: Peyami Sabah’ta
ar ve haya. En yukarısı: Aralof Yoldaş’ta caka, Yunanistan’da buhran. Kapandı:
Milli Bedayii Koruma Cemiyeti’nin kadınlarımızın kıyafeti hakkında lüzumsuz ve
saygısız müdahalesi. (Zeki
Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996,
sf. 610-611-612-613)”
Yukarıda
görüldüğü gibi cepheden az da olsa haberler gelmeye başladı gazetelere. 30
Ağustos 1922’de basın yayın organlarının yazdıkları bunlar. Avrupa ülkeleri, Yunan
ordusunun yenilgisini henüz öğrenmemişler. İstanbul Hükümeti, olaylardan
habersiz. Ali Kemal, her zaman olduğu gibi Anadolu hareketine ateş püskürmekte.
Alıntıların başında yer alanlar ise anılardan, yani savaşa katılanların
notlarından alınmış. Bu nedenle gerçekçi bir bakış açısı var.
30
Ağustos zaferi kolay kazanılmadı. Bağımsızlığımız, bize altın tepside
sunulmadı. Biz, onu kan ve gözyaşıyla kazandık. Bu nedenle onu korumak, her
yurttaşın görevi. Bu da emperyalizme karşı çıkmakla olur. Emperyalizmle uzlaşıp
onların dümen suyuna giderek bağımsızlık da özgürlük de savunulamaz. Her alanda
bağımsız olmak hakkımız. Bunu için çalışmalıyız. Bugün 30 Ağustos ruhuna dünden
daha çok gereksinmemiz var. Dış saldırıların, kuşatmaların, iç cephede çatırtıların
olduğu bir dönemde bizi kurtaracak olan 30 Ağustos ruhu. Bundan başka kurtuluş
yolu aramak gereksiz bir çaba.
Adil Hacıömeroğlu
30
Ağustos 2023
Dağlarda tek tek
YanıtlaSilateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı. Türkiye Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.🤲🏻🇹🇷🇹🇷🇹🇷 bazı borçlar vardır asla ödenmez , vefa gibi , bizler de her daim çok çalışmalıyız. Hocam emeğinize , bilginize sağlık👏✍️🇹🇷🇹🇷📚🧿🍀🌺Fulya Kırımoğlu 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN
Sizinde bayramınız kutlu olsun
YanıtlaSil