28 AĞUSTOS 1922 PAZARTESİ


         "Büyük Taarruz’da üçüncü gün. Türk subay ve erleri şevkle dövüşmeğe devam ediyor. Bugün de şiddetli çarpışmalar oldu. Yunanlılardan savaş araç ve gereçleri ele geçirildi. Yunan kuvvetleri yarıldı. Yunan Başkomutanlığı İzmir’e giden hatların korunmasını emrettiyse de Papulas bu emri alamadı. Birinci Tümen Komutanı Franko raporunda, zayiatın büyük olduğunu, erlerin savaşmak istemediğini, savaş süresince saftan ayrılma eğilimlerinin görüldüğünü bildirdi. Yunan ordusunun birlikleri arasında bağlantı kurulamadı. İsmet Paşa, Birinci ve İkinci ordulara emrinde, düşmanın savaşı nerede kabul edeceğinin belli olmadığını, amacın onu Anadolu içinde imha etmek olduğunu, çekilme yolunun kesilmesi gerektiğini bildirdi. Kocaeli Grubu Komutanlığı’na bölgesindeki harekatın gizli tutulmasını, yaklaşma yürüyüşlerinin geceleri yapılmasını, gündüzleri örtülü olarak saklanılmasını emretti. Yunanlıların ilk hatları tamamen ele geçirildi ve çekilme yolu tamamıyla tutuldu. Yunan ordusu Dumlupınar’da toplandı ve adım adım İzmir’e çekilme kararı aldı.

         Sincanlı (Sinan Paşa) kurtarıldı. Sincanlı 13 Temmuz 1921’de Yunan işgali altına girmişti.

         Başkomutan Afyon’a gitti. Yol kaybedildiğinden ondan sonra yola çıkanlar şehre daha önce vardı. Afyon yanıyor. Halk, kumandanlara sevgi gösterilerinde bulunuyor. Mustafa Kemal, Belediye dairesinde kaldı. Afyon halkı, şehirden geçen Türk askerlerine ikramda bulunmakta yarış etti. Yol kıyılarına dizilerek askere su, helva, pilav dağıttı. Afyon bir ana baba günü yaşadı.

         Mustafa Kemal’den Başbakan Rauf Bey’e. Düşmanın kaybı çok. Bizimki pek az. Askerlerimiz sevinçlidir. Yorulmak bilmiyorlar. Bu gece Karahisar’dayım. Halk şenlik yapıyor. Başkomutanlık ve Batı Cephesi karargahları Afyon’a taşındı.

         Almanya’dan satın alınıp Rusya ile Karadeniz’den vapurla Samsun’a, oradan uçarak dün Ankara’ya gelen iki uçak, Bolvadin ve Çay istasyonu arasındaki alana indi. Cephe komutanlığı Çay’daki uçak bölüğünün Afyon’a nakledilmesini emretti. Ordunun peşi sıra uçak bölüğü; sırası ile Uşak, Salihli ve İzmir’e alınacaktır.

         Başbakan Rauf Bey, Karahan’ın dünkü kutlamasına teşekkür etti. Barıştan sonra da iki ülkenin dostluk ve yardımlaşmasının daha da güçleneceğini bildirdi. Rus Elçisi Aralof, Azerbaycan Elçisi Abilof ve Fransız Temsilcisi Albay Mougin, Rauf Bey’i ziyaret ederek zaferden dolayı kutladılar.

         Yunan Hükümeti’nin işgal altındaki Türkiye topraklarında yaşayan 1903 doğumlu Rumları askere alma kararı Hacıanesti imzasıyla bugün emir olarak yayımlandı. Yunan ordusunda 35.000 Türkiyeli Rum, gönüllü olarak çarpışıyor.

         Hacıanesti’nin İzmir’deki genel karargâhında irtibat subayı E. Kazanidis, Batılı gazetecilere şöyle dedi: Mustafa Kemal, Ankara’da perişan olan saygınlığını pekiştirmek için bir savaş oyununa başvurmuştur. Kimbilir, belki de iki gün sonra esir Mustafa Kemal’i size burada takdim edebilirim.

         Savaş, Meclis’te konuşuluyor. Mustafa Kemal’in, iki gündür devam eden savaş, Afyon’un kurtarıldığı düşmandan çok sayıda esir ve ganimet alındığı konularındaki telgrafı okundu. Rauf Bey, Rus ve Azerbaycan Elçilerinin kutlamalarını Meclis’e bildirdi; orduya yardım ve başarı dileklerinin bildirilmesi kararlaştırıldı ve başarının devamı için dua okundu.

         Dün, sakin bir tatil geçiren İtilaf diplomatları, Türk saldırısını bugün de öğrenemediler. 1) İngilizlerin İzmir Başkonsolosu H. Lamb, 20 tarihli bir haberini tamamlayarak Yunanlıların Burhaniye İstasyonu’nu geri aldıklarını, Uşak’a 1500 kişilik bir takviye gönderdiklerini anlattı; gerçek taarruzun Uşak bölgesinde beklendiğini bildirdi. 2) Atina’daki İngiliz İşgüderi Mr. Bentinck, 1903 doğumluların askere alınma emrini telledi. 3) Lord Curzon, Vendik Konferansı konusunda Fransa’dan alınan cevabı, İstanbul Yüksek Komiserliği’ne özetledi. Yunan kuvvetlerinin Anadolu’yu boşaltmaları konusunda Fransa’nın ısrar ettiğini belirterek bu noktada Yüksek Komiserin görüşünü sordu. Belgrad ve Bükreş temsilciliklerine, Romanya ve Yugoslavya Hükümetlerinin Venedik Konferansı’na katılmak istemeleri üzerine, bu konferansın genel bir barış konferansı olmayacağını bildirdi. 4) Ancak geç vakit, Lamb, ilk kez kısa bir haberle 26 Ağustos günü Türklerin Uşak doğusunda demiryolunu keserek Afyonkarahisar’ı tecrit ettiklerini, hatta Afyon’un Türkler tarafından alındığını bile haber verildiğini öğrendiğini belirtti. Telgraf ancak yarın Londra’ya ulaşacak. Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol’un telgrafı: Türkler bütün cephelerde saldırıya geçmiş olduklarından, Anadolu ile bütün haberleşme kesilmiştir.

         İngiliz Gizli Haberalama Örgütü İstanbul Kolu’nun bugünkü raporuna göre, Mustafa Kemal başkanlığında bir komite bir İslam Kongresi toplanması konusunu görüştü. Kongrenin toplanma yeri olarak Afgan Elçisi Kabil’i, İran Elçisi Tahran’ı, Mustafa Kemal ise Ankara’yı veya Anadolu’nun başka bir kentini önerdi. Rapora göre konu, şimdilik ertelendi.

         Yeni Hayat dergisi ile Doğru Öz gazetesi, Ankara’da; Photo Fahne, Clarte, Umanite muhabirleri ile Üçüncü Enternasyonal’in iki muhabirine çay ziyafeti verdi.

         Halide Edip Afyon’da. Sokaklar, siyahlı insan çağlayanları ile doluydu. Mustafa Kemal Paşa’nın başında yüz güneş birden doğmuş gibi yüzü parlıyor. ‘İzmir’i aldıktan sonra artık biraz dinlenirsiniz Paşam, çok yoruldunuz.’ dedim. ’Dinlenmek mi? Yunanlılardan sonra birbirimizi yiyeceğiz.’ dedi. İkjnci gruptan iki isim söyleyerek, onların halk tarafından linç edilmeye layık olduklarını söyledi.

         Yunan Birleşik Genelkurmay Başkanı General Eksadaktilos, gazetecilerin sorularına cevap verirken Türk saldırısının sonucundan endişeli olmadığını söyledi. Bakanlar, Dışişleri Bakanlığı’nda toplanarak cepheden gelen haberler üzerine üç saat süren bir toplantı yaptılar. Toplantıdan sonra Savaş Bakanı Teotakis ile Eksadaktilos, saraya giderek Kral’a bilgi verdiler.

         Hakimiyeti Milliye: Dün bütün cephelerde ve bilhassa Afyonkarahisar mıntıkasında muharebeler muvaffakiyetle devam etmiştir. -Afyonkarahisar zapt edilerek çok esir ve ganimet alındı. -İzmir mebusu Tahsin: Ermeni davası kurbanları. Yenigün: Ordumuz, cephenin her noktasında düşman saflarını yardı. Düşman mevzilerini zapt ederek ilerlemekte. -Eskişehir ve Kütahya’ya Afyon’dan gidilir. -Son dakika: Müjdeleriz. Afyon’u aldık. Açıksöz: Bugünkü büyük müjde. -İ. Habib: İlerleyen orduya tebcil hitabesi. -A. Nuri: Hayyealel felah (Haydin kurtuluşa!) Öğüt: Kahraman Türk ordusu kumandanları en ileri hatlarda bir nefer gibi harp ediyor. -Ateşli bir sel gibi, işgal edilmiş diyarlara akan ordumuz. -Zaferimizin siyasi tesirleri. Yeni Adana’da kısa resmi tebliğ: Bazı düşman siperleri hücumla zapt edildi. -Yusuf İzzet: Anadolu’nun siyaset ve harp aslanları. -Başyazı: Mısır ahvali gittikçe karışıyor. Satveti Milliye’nin süslü çerçeve içinde manşeti: Mukaddes ordumuz istiklal cidalinin birinci zafer adımını atarak Afyonkarahisarı’nı işgal etmiştir. Akşam: Ordumuz, Afyonkarahisar cephesinde Yunan hatlarına taarruz etti. Karşı gazetelere göre Vezirhan işgal edildi. Kuvvetlerimiz Bilecik’in 10 km. yakınında bulunmaktadır. -Rumca gazetelerden Atina’nın tebliğleri. Bir savaş eğitimini gösteren resmin alt yazısı: Bu dakikalarda mukaddes gazilerimiz nasıl çarpışıyor? (Tel örgülerine süngü ile hücum) İkdam: Bilecik önünde taarruz başladı mı? Taarruz hakkında yeni bir haber yok, çünkü iki günden beri Anadolu yolları da kapalı bulunuyor. Yunan haberleri ise ancak geçen haftadaki hareketlere ait. -Venedik Konferansı’nda görüşmelerin esası. Istıranca’da Türkiye’ye iltica eden Yunan erleri. Peyamı Sabah: Atina askeri çevreleri, Mustafa Kemal’in harekâtına hiçbir ciddiyet atfetmiyorlar. -Taarruz hakkında yeni bir haber yok. Ali Kemal: Ankara efendileri akıllarınca bütün işgal edilmiş arazinin boşaltılmasını istiyorlar. Topla ve tüfekle bu davayı fasletmek iddiasını bir yana bırakıyorlarsa, Kuvayı Milliye ricaline düşen birinci vazife, mukadderatımızı, hilafet ve saltanatı temsil eden Babıâli’ye bırakarak çekilmektir. Vakit: Dün Anadolu’dan hiçbir haber gelmemiş, telgraf da çekilmemiştir. Bu, bir taarruzun başlamak üzere olduğuna delil sayılmaktadır. Atina’dan gelen telgraflar, Kocaeli çevresinde büyük mikyasta yığınakta bulunduğumuzdan bahsediyor. Babalık: Gazanfer ordumuz, bütün cephelerde taarruza geçti. -Nasrminallah ve fethi karip. -Muharebe başladı. -İsmail Zühtü’nün manzumesi: Dua. -Amerika matbuatı ve biz. Tevhidievkâr: Chicago Tribüne muhabirinin Anadolu izlenimleri: Halkın manevi kuvveti, hayret verecek kadar yüksektir. Bütün millet, senelerce harbe hazırdır. Anadolu hakkında hariçte açığa vurulan haberler hep yalandır. Kahraman ordumuz, taarruza başlamış addolunabilir. Taarruz kıtaatımız Bilecik’e bir saat mesafededir. İleri: Kocaeli’nde keşif taarruzu hareketlerimiz inkişaf etmektedir. Yunan askeri çevreleri telaş içindedir. -Cihan nazarında Yunanistan. Küçük Mecmua’da Ziya Gökalp: İnsan telakkisi. -Tarih usulünde şahitler. -Ajansın müjdesi (saldırıya geçildiğini bildiren 27 tarihli resmi tebliğ). (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 604-605-606-607)”

         Büyük Taarruz, tüm hızıyla sürmekte. Yunanistan’ı destekleyen Avrupalı büyük devletlerin ne olup bittiğinden haberleri yok! Cepheyle İzmir’de işgal karargâhı arasındaki iletişim koptuğundan Atina da ne olup bittiği ile ilgili sağlıklı bilgi alamamakta. Cepheden başta Ankara olmak üzere tün yurda kısıtlı bilgiler gelmekte. Bu nedenle savaş, dış etkilerden uzak seyrini sürdürmekte. Bunu da sağlayan Mustafa Kemal Paşa. Bu Büyük Deha, yaptıklarıyla adeta dünyaya savaş dersi verdi. Ordumuzun disiplini, yurdu kurtarma amacıyla birleştiğinden konan yasaklara herkes uymakta. Herkes, süngüsünün ucuna bakmakta.

         Atatürk’e olur olmaz söz söyleyenler, Kurtuluş Savaşı tarihini iyi okuyunuz. İyi okumak yetmez, iyi anlayınız. Bir ulusun küllerinden nasıl doğduğunun öyküsüdür Kurtuluş Savaşı.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       28 Ağustos 2023

1 yorum:

  1. Evet, tarih gerçekten tekerrür ediyor, geçmişe bir bakarsak bu günün o zamandan hiçbir farkı yok.. Sarayda Türklükle ilgisi kalmamış bir padişah, mecliste devşirme vekiller, ihanet içindeki gazeteler, yandaşlar, yalakalar.. ve kana susamış, emperyal denilen canavarlar, yine aynen o günleri yaşıyoruz ama tek bir eksiğimiz var, o da Mustafa Kemal.. Kimbilir belki en umutsuz anımızda güneş gibi doğar da döner aramıza, tarih tekerrürden ibaretse neden olmasın..
    Ne olur gel, bir daha gel Samsun'dan..
    Seher Nigar

    YanıtlaSil