29 AĞUSTOS 1922 SALI

           “Büyük Taarruz’un dördüncü günü. Türk ordusunun başarısı, Yunan ordusunda çekilme, dağınıklık ve umutsuzluk devam ediyor. İsmet Paşa, Birinci Ordu ve Üçüncü Süvari Tümeni Komutanlıklarına, düşmanın Anadolu’da imha edilmesini emretti. Bunun için Yunan kuvvetlerinin telefon ve telgraf hatlarının kesilmesini, demiryolu ulaşımının engellenmesini, menzil kollarına baskınlar yapılmasını istedi. Yunan ordusunun tutunmasına engel olmak için Dumlupınar mevziinin arkasındaki Kaplangı Tepesi zapt edildi. Yunanlıların ön ve arkası kuşatıldı. Yunan askerleri arasında panik büyüdü. Yunan subaylarının dörtte üçü savaşa devamın faydasız olduğu kanısında. Trikopis, bazı savunma tedbirleri aldıktan sonra kuvvetlerin tek açık hat olan Çalköy’e çekilmelerini emretti. Uzun süre, yol bilen bir kılavuz arandı. Yürüyüş kolundan biri, zifiri karanlıkta Türk süvarisi zannederek iki kolordu karargâhına ateş açtı, karışıklık oldu. Trikopis grubunun durumu ümitsizleşti. Afyon Cephesi’ne yardıma çağrılan bağımsız Yunan Tümeni, çekilen Yunan Birinci Kolordusu’yla bağlantı kuramayarak Eskişehir güneyinde batıya doğru çekilmeye başladı. Yunan birliklerine, eldeki kuvvetlerin yeniden örgütlendirilmesi emredildi. Trikopis, ağır topların taşınması mümkün olmadığından namlu kapaklarının alınarak terk edilmelerini emretti. B Ordusu’ndan (İkinci Kolordu) kalan telsizin taşınmasını emretti. Fakat askerler onu da tahrip ederek bıraktılar. Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşalar gece Afyon’da durumu gözden geçirerek saldırının şiddetle devam ettirilmesine, düşmanın durmaksızın kovalanmasına karar verdiler.

         Afyon’a bağlı Egret (İhsaniye) ile Kütahya’ya bağlı Kürtköy (Altıntaş) kurtarıldı. 28 Mart 1921’de işgal edilmiş olan İhsaniye, 7 Nisan 1921’de kurtarıldıysa da aynı yılın 14 Ağustos’unda yeniden Yunan işgali altına alınmıştı. Altıntaş da 13 Temmuz ve 14 Ağustos 1921 tarihlerinde işgal edilmişti.

         Londra’ya çekilen teller 1) İngilizlerin İstanbul Yüksek Komiseri Rumbold, Londra’ya üç tel çekti. Birincisinde Kemalist saldırının başladığını, Anadolu ile haberleşmenin kesik olduğunu haber verdi. İkincisinde Anadolu limanlarının yabancı gemilere kapalı olduğunu, bir İtalyan gemisinin de Antalya limanına sokulmadığını bildirdi. Üçüncüsünde ise Curzon’un önceki günkü sorusuna karşılık vererek Yunanlıların durumunu hafifletmek amacıyla Venedik Konferansı’nın mümkün olduğunca çabuk toplanmasını önerdi ve Yunan ordusunun Anadolu’yu boşaltmasına karşı olan görüşlerini tekrarladı. Önce, azınlıklar için garanti elde edilmesi gerektiğini bildirdi. 2) İngilizlerin Atina İşgüderi Mr. Bentinck, gizli telgrafında, İstanbul’un Yunanistan’a verilmesini savundu. Kral Konstantin’le Kraliçe Sophia’nın Ayasofya Kilisesi’nde kısa zamanda Bizans imparatoru ve imparatoriçesi tacını giymek için sabırsızlandıklarını anlatan Bentinck, ‘İstanbul’un işgalini sonsuza kadar devam ettirmek niyetinde değilse onu Yunanlılara devretmek, Doğu probleminin tek çözüm yoludur.’ dedi. 3) Şam Konsolosu Palmer, Curzon’a dört ay Anadolu’da kalmış Hamza el Gouth adlı bir ajanın verdiği bilgileri aktardı: Türk milleti ne pahasına olursa olsun barış istiyor. Subaylar ve liderler savaşı sürdürmek istiyorlar. Kemalist düzen koftur. Bir darbeyle çökebilir. Yeni bir Yunan saldırısı çabucak başarı kazanır.

         İran elçisi Mümtazüddevletle ile Fransız temsilcisi Albay Mougin, Başbakan Rauf Bey’i ziyaret ettiler.

         Zafer, Zonguldak’ta sevinç gösterileriyle karşılandı. Yeni Cami’de zafer için yalvarıldı. Adana’da gösteriler. Rus Konsolosu, Vali Refet Bey’i makamında kutlayarak ‘Bu, Şark’ın zaferidir.’ dedi. 

         Bahriye Nazırı Salih, Dahiliye Nazırı Ali Rıza ve Hariciye Nazırı İzzet Paşalar, Tevfik Paşa’nın başkanlığında toplanarak son durumu gözden geçirdiler.

         Hakimiyeti Milliye: Afyon zaferi sevkülceyş (stratejik), sevkiidare (taktik) ve gelecek harekatımız bakımından pek ehemmiyetli bir muvaffakiyettir. Dün bütün gün taarruzumuz devam etmiştir. Kahraman askerlerimiz Afyon’da en müstahkem mevkileri bir saatten az zamanda düşürmüşler ve külliyetli ganimetler elde etmişlerdir. -Yıkılan gurur. -Ey Türk yürü! Yürü ki, senin bu yürüyüşün tarihte yeni bir devir açıyor. Şark alemine saadet ve hürriyet temin ediyor. Yürü ki bütün İslamiyet gülsün. Yürü ki bütün Şark mesut olsun. Yeni Adana: Senelerden beri aziz topraklarımızı yangın yerine çeviren, kardeşlerimizi boğazlayan haydut ordusuna kahredici darbeler indiren ordumuzun büyük kumandanları Halaskârımızdan bir grup. Gazi Paşa, Fevzi, İsmet, Kazım, Ali İhsan Paşa ve Rauf Bey. Zafer yollarında. Açıksöz: Saldırının gelişmesi. Öğüt: Nur, zulmete galebe çalıyor. Peyamı Sabah: Afyon Cephesi’nde milli kuvvetler iki gün evvel taarruza geçtiler. -Ankara’nın sulh şartları nedir? Vakit: Ordumuz düşmana karşı geniş mikyasta bir taarruz hareketine başlamıştır. Kuvvetlerimiz, Afyon yakınlarındaki düşman mevzilerini işgal etmişlerdir. Haberleşme kesik olduğundan harp vaziyeti hakkında açık malumat almak kabil olmamaktadır. Mamafi, son Yunan tebliği, Yunanlıların telaşı, vaziyetlerinin iyi olmadığını göstermektedir. -Ahmet Emin: Son söz silahların… Neticeden nikbin olmak caizdir. Anadolu, taarruza karar vermişse kat’i muvaffakiyetin muhakkak derecesinde yakın olduğunu hesaplamış demektir. İkdam: Afyonkarahisar mıntıkasında müteaddid fırkalarla taarruz (Yunan resmi tebliğinden). -Atina’da hareketli toplantılar. Mezun erler ve subaylar işbaşına davet ediliyor. -Biz Anadolu’da mühim bir askeri hareketin başlamış olduğuna hükmedebiliriz. -Ankara mümessili, hareketin umumi olduğunu söylüyor. Papa Eftim Efendi, Anadolu Hıristiyanlarının hakikati anlayarak Türklere iltihak etmesini söylüyor. -Yakup Kadri: Ziya! Anadolu’nun her köyünde bir mektep ve bir aydın muallim olsaydı, Sakarya facialarının yüzde sekseninin önü alınabilirdi. Le Temps: Türk-Yunan cephesinde birkaç günden beri önemsiz hareketler olduğu gelen haberden anlaşılmaktadır. İleri: Trampet çalan temsili izci resmiyle: Kahraman milli ordumuzun taarruza geçtiği tahakkuk etti. Son dakikada vuku bulan istihbaratımız, ordumuzun kat’i darbeyi indirmek üzere bulunduğunu tebşir etmektedir. Gazilerimiz kat’i zafer yollarındadır. Nasrminallah. -Atina endişede. Ne yapacaklarını uzun uzadıya düşünüyorlar. -Başyazı: Taarruzumuz ve Yunan. Babalık’ta Mehmet Tevfik’in manzumesi: Ordumuz ilerlerken. -Afgan Heyet-i Sefaretimiz 100 günlük uzun bir yolculuktan sonra Kâbil’e vasıl oldu (26 Haziran’da). -Türkiye köy bankaları. -Afyonkarahisarı’nın istirdadı. Tevhidiefkâr: Çatalca’da iki Yunan alayı yine hududa yaklaştı. -Milli ordumuz taarruza başladı! Cenabıhak muzaffer etsin. Afyonkarahisarı’nda büyük kuvvetlerle taarruza geçtik (Yunan tebliğlerinden). -Afyonkarahisarı’nın istirdadından bahsediliyor. -Anadolu’nun bütün limanlarıyla münakalatının kesilmesi. -Milli ordu, taarruz harekâtına başladı. Yenigün: Şiddetli muharebelerin dördüncü günündeyiz. Harp harekâtı devam etmekte, ordumuz Hakk’ın inayetiyle pek büyük muzafferiyetlerin arifesinde bulunmaktadır. Afyon şimalinde pek büyük bir meydan muharebesine intizar olunmaktadır. Ordumuz 40 km. ilerlemiştir. -Dr. Tevfik Rüştü: İnkişaf. -Pazar ola Stratos. Düşman, taarruzu hatırından geçirmemektedir, demişti. -Düşman kuyudadır, boğuyoruz ve boğacağız. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 607-608-609-610)”

         Büyük Taarruz’un dördüncü gününde savaş tüm gücüyle sürmekte. Yunanlıların direnci kırılmak üzere. Belirgin bir dağınıklık ve yılgınlık söz konusu düşman güçlerinde. Çözülmeler görülmekte. Çözülmeler yüzünden geri çekilme, kaçma isteği ağır basmakta düşmanda. Ordumuz, gece gündüz saldırılarını sürdürmekte.

         Yunan tebliğlerinin dışında çok fazla haber kaynağı yok gibi. Onlarda da yenilgiden açıkça söz edilmemekte. Ulusal direnişimizden yana bazı gazeteler, neler olduğunu üç aşağı beş yukarı tahmin etmekteler.

         Atatürk’ün kurduğu ve 10 Ocak 1920’de yayına başlayan Hakimiyeti Milliye (1934’te Ulus adını almıştır.) gazetesi: “Yürü ki, senin bu yürüyüşün tarihte yeni bir devir açıyor. Şark alemine saadet ve hürriyet temin ediyor. Yürü ki bütün İslamiyet gülsün. Yürü ki bütün Şark mesut olsun.” diyerek gerçeği ortaya koymakta. Ayrıca bu sözlerle Kurtuluş Savaşı’nın dünyadaki ezilen uluslara örnek olacağını vurgulamakta. Tüm ezilenlerin Türklerin bu başarısından gurur duyacakları da belirtilmekte ayrıca. Bu, Taarruz’un dördüncü gününde önemli bir öngörü. Bu öngörüde, Atatürk’ün payının olmaması düşünülemez. Çünkü Kurtuluş Savaşı’mızın ideolojisi, emperyalizm ve kapitalizme karşı; tüm ezilenlerin özgürlüklerine yöneliktir. Kurtuluş Savaşı önderleri, emperyalizme başkaldırırken yalnızca kendi ulusları için değil, tüm ezilenler için savaşmaktaydılar. Bunun içindir ki dünyanın ezilenleri Ankara’nın yardımına koştu. Kurtuluş Savaşı’mız aynı zamanda emperyalizme karşı ezilen dünyanın bir dayanışmasıdır. Ezilen uluslarla dayanışmanın örneğidir yüz günde Afganistan’a varan büyükelçimiz ve yanındakilerin yolculuğu.

         Dört gün kıran kırana süren savaşın düğümü, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Gazi Mustafa Kemal tarafından çözüldü. Düşmana en sert darbe vurularak topraklarımızdan söküldü. Düşmana kaçmak, Türk ordusuna da kovalamak düştü. Düşman kamyonlarla kaçtı, biz kağnı ve yalınayakla yetiştik onlara. Böylece yurt savunmasına olan inanç, emperyalizme bel bağlayanların belini kırdı.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       29 Ağustos 2023

        

        

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder