ATATÜRK ANITI’NDAN KÜTAHYA KALESİ’NE (Dinlence Yazıları-22)


Germiyan Caddesi’nin tarihsel büyüsü, elimdeki taze nohutlarla birleşince yorgunluğum sanki yok oldu birden. Valiliğin önündeki geniş alana geldik yürüdüğümüz yerlerde her şeyi görmeye çalışarak. Öncelliğimiz Atatürk Anıtı’nı görmek. Güzel bir anıt… Kurtuluş Savaşı anlatılmakta. Yontucu ve ressam Nusret Sunam tarafından 1961 yılında yapılmış.

Valiliğin önündeki alanın ortasında ünlü çini vazo durmakta bir havuzun içinde. Ülkemizde çini deyince Kütahya gelir herkesin usuna. Sırtınızı valiliğe döndüğümüzde sağ çaprazda Kurtuluş Savaşı’mızda Genelkurmay Başkanlığı Kurmay Başkanı Asım Gündüz selamlıyor bizleri. Orgeneral Gündüz, Kütahya doğumlu harp okulunda Atatürk’ün sınıf arkadaşı ve Kurtuluş Savaşı’mızın öncü kadrosundan büyük bir kahraman. Kentin büyük caddelerinden birinin adı, Orgeneral Asım Gündüz Caddesi. Kütahyalıların yerdeşleri olan Asım Gündüz Paşa’ya vefaları övgüye değer.

Akşam oldu olacak. Güneş, boynunu eğdi. General Asım Gündüz’e ve Atatürk Anıtı’na üzüntüyle karışık bir gururla bakarak arabamıza yürüdük. Amacımız, akşam yemeğini kalede yemek… Ulu Cami’nin solundan kaleye çıkmaktayız ivedilik göstermeden ve kentin tarihsel havasını soluyarak. Yokuş yukarı gitmekteyiz. Kent, arkamızda kaldı. Büyük sayılmayacak bir alana geldik. Okmeydanı burası… Olasıdır ki Germiyanoğlu Beyliğinden kalma bir alan… Askerlerin ok atmayı öğrenip geliştirdikleri yer… Az ilerde Talimhane…

Okmeydanı’nın orta yerinde okçu anıtı yükselmekte. Kütahyalı Yontucu Mustafa Kemal Altınsoy yapmış. Tarihsel bir alana, Türk savaşçılarını utkudan utkuya taşıyan okçuluğun güzel bir anlatımı. Yukarıya doğru yavaşça ilerlemekteyiz. Hava çoktan karardı, gün geceye kavuştu. Sağımız solumuz insan ve taşıt dolu. Çoğu, genç insanlar… Yol kıyısındaki duvarların üstünde oturmuş kentin ışıltılı görünümünü izlemekteler. Kale’ye çıktık. Arabamızı uygun bir yer bulup eğledik. Önce kısa bir çevre gezisi… Altımızda Kütahya ışıl ışıl uzanmakta. Serin yel, insanın içine ferahlık doldurmakta. Yavaş adımlarla Döner Gazino’ya gittik. Boş bir masaya iliştik. Masa seçmek zorunda kalmadık. Çünkü masaların hepsi cam kıyısında. Gazino döndüğü için her yanı sırasıyla görme olanağımız var. Yemeklerimizi söylemeden önce. Masaların önünde yer alan ve camlı bölmelerle ayrılan dairesel balkona çıktık. Kenti, doyasıya izledik. Gökyüzü, yıldız dolu. Sanki yıldızlar çoğalarak top top inmiş kentin üstüne. Yıldızların ışıltısı türlü renklere bürünüp Kütahya’yı aydınlatmakta. Bu arada Döner Gazino’nun Oflu yerdeşimiz Yusuf Kolenoğlu tarafından 1973'te yapıldığını anımsattı bana arkadaşım Suat Saral. Yusuf Bey, çoktan uçmağa vardı, ancak bu yapıtıyla yaşamakta günümüzde. Yerdeşimiz bir yüklenicinin yıllar önce yaptığı bu yapıtla içten içe gurur duymadım desem yalan olur. Bu yapının deprem bölgesi olan Kütahya’da yıllara meydan okuması da ayrı bir övünç kaynağı.

Bir yere gittiğimde öncelikle yöresel yemekleri yeğlerim. Daha önce tatmadığım tatları tatmak benim için çok değerli. Bu nedenle önce sıkıcık çorbası içtim. Tarhana, bulgur karışımı bir çorba. Bozkır halkı, toprağının iki lezzetini bir araya getirmiş bu çorbada. Çorba iyi geldi bana. Ardından yöresel yemeklerden cimcik istedim. Buram buram Anadolu, toprak ve buğday kokan bir yemek. Aşevinin garsonu Coşkun Bütün’den bilgiler aldık hem yemekler hem de Döner Gazino hakkında. Coşkun Bey, Çavdarhisarlı… 

Döner Gazino, kentin hem tarihsel bir yapısı hem de dinlence yeri. Aşevinde neredeyse boş sandalye yok. Çalışanlar karıncalar gibi herkese, her işe yetişmekteler.

Gün boyu nerdeyse hep yürüdük güneşin altında. Yorgunluğumuz, kuş oldu uçtu Kütahya göklerinde. Gece ilerlemekte, ancak bizim keyfimiz yerinde. Dönüp duruyoruz. Her dönüşümüzde gördüğümüz yer değişmekte. Çalışanların güler yüzü, insanları mutlu etmekte. Döndükçe balkonda oturan insanlar değişmekte. Bir süre sonra önümüze dört kişi çıktı. Çay içip keyif yapmaktalar. Tanıştık Samsun-Çarşambalıymışlar… Benim ilk görev yerim... Kütahya’da inşaat yapıyorlarmış. İçlerinden biri yapsatçı, diğerleri usta. İçten delikanlılar… Akşama dek çalışmışlar inşaatta, yorgunluklarını atmaya gelmişler buraya. Bir süre sonra onlarla vedalaştık.  

Saat, iyice ilerledi. İstemeyerek yerimizden kalktık. Çünkü uyumamız gerek. Ertesi gün gezilecek yerler, gidilecek yolumuz var. Öğretmenevine döndük. Çok geçmeden uyku meleğinin kollarındaydık.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       21 Ağustos 2023


1 yorum:

  1. Elinize emeğinize yüreğinize sağlık.
    1973 yılında bende babam yusuf kolenoğlu ile beraberdim.
    Makale güzelliğinde yazınızı okudum.
    👋🖖

    YanıtlaSil