KIRLANGIÇLARLA BAŞLANAN BİR GÜN (Dinlence Yazıları-2)


         Mürefte’yle ilgili çok yazdım. Gecesini de gündüzünü de anlattım. Şarköy ve Mürefte’nin bulunduğu kıyı boyunca her geçen gün yazlıklar artmakta. Bin bir çiçeğin açtığı topraklar yavaş yavaş betona yenilmekte.

         Yazlıkçılığa öteden beri karşıyım. Yılda ortalama yirmi gün kalınan evlere bunca yatırım yapmak niye? Üstelik ülkemizin en verimli tarım topraklarının bulunduğu kıyılarının yazlık işgaliyle üretimden çıkarılması anlaşılır gibi değil. Bu, Özallı yıllarla başladı. Başlamasıyla da güzelim kıyılarımız, zeytin, üzüm, şeftali, kayısı, erik, elma, armut bahçeleri yok oldu göz açıp kapayıncaya dek. Ülkemizin üç yanı denizlerle kaplı. Artvin’den Hatay’a dek kıyılarımızın çoğu yazlıklarla dolu. Hatta birçok göl kıyıları da yazlıkçılara teslim edildi.

         Şarköy ve Mürefte, zeytin ve üzümün toprağı. Zeytini güzel… Türlü türlü üzümleri çok lezzetli... Her türlü meyve ve sebzenin kolayca yetiştiği bir yer. Özellikle Eriklice’de yetiştirilen bamyalarını tadına doyum olmuyor. İnsanı uyumlu ve barışçı… Bir yandan göç verirken diğer yandan da dışarıdan göç almakta. Trakyalılar, az çocuk yapmaktalar. Her ailede ortalama bir ya da iki çocuk var.

         24 Haziran sabahı uyandığımda büyük bir güzellikle karşılaştım. Yıllardır iki tane kırlangıç yuvası vardı evin güneye bakan balkonunda. Bu yuvalara iki tane daha eklendi. Bu ikisi, sağlı sollu saçak altlarına yerleşmiş durumda. Anlaşılacağı üzere nüfusumuz arttı. Yuvalar, yavrularla dolu… Anne, baba kırlangıçlar durmaksızın çalışıp yuvaya sürekli olarak avladıkları uçucu böcek ve sinekleri taşımaktalar. Belli ki yavrular epey büyümüşler. Doymak nedir bilmiyorlar. Zaten temmuzun ikinci haftası bitmeden bu yaz mevsiminin ilk yavruları yuvadan uçtu. Birkaç gün sessizlik oldu. Yeni yumurtalar yuvalardaki yerlerini almaya başladı. Çok geçmeden kuluçkaya yattı kırlangıçlar. Kuluçkaya yatınca sessizlik oluyor. Önceki çığlık çığlığa uçuşlar seyrekleşti. Eşlerden biri, kuluçkadakine yem taşımakta.

         Geceleyin kırlangıçlar, yuvaların çevresindeki çıkıntılara, tellere, çok seyrek de olsa dallara uzun tırnaklarıyla tutunup uyumaktalar. Uzun tırnakları, her türlü zemine tutunmayı olanaklı kılmakta. Sabahın ilk ışıklarıyla avlanmaya başlamaktalar. Kuyruk yapıları, onların havada ani hareket etmelerini sağlamakta bir dümen kıvraklığıyla. Göç ederken ulaştıkları saatteki hızları elli kilometreyi geçmekte.

         Geniş gagalarının birleştiği yer torbamsı. Ağızlarını açtıklarında birden çok sineği yutup biriktirebilirler. Karın ve göğüs kısımları ak, üst kısımları karadır. Kırlangıçların ayakları kısa olduğundan neredeyse hiç yürümezler. Sekiz saat aralıksız uçabilir bu kuşlar. Dokuz yıl kadar yaşayabilir. Dünyada doksanı aşan kırlangıç türü var.

         Dünyada kutup bölgelerinin dışında neredeyse her yerde yaşar kırlangıçlar. Neredeyse her ülkede kutsal kabul edilir bu kuşlar. Türklerde de kutsaldır kırlangıçlar. Uygurlardan başlayarak kutsal sayılmışlar. Uygurlara göre kırlangıç, insanları kazalardan korur ve yuva yaptığı ev bolluk bereketler dolar. Uygurlardaki bu anlayış Anadolu’ya da gelmiş ve geleneğe dönüşmüş. Bu nedenle kırlangıç yuvaları bozulmaz, bu güzel kuşlar öldürülmez. Eee, Hakan’ın evinde dört tane kırlangıç yuvası var. Bolluk ve bereket onu bekliyor. Ne diyelim? Komşuda pişer, bize de düşer.

         Herkes uykuda ve güneş doğmak üzereyken uzun süre kırlangıçları izledim. Onların ivedilikleri, cıvıltıları, çığlıkları beni büyülemekte. Deniz dalgalı önümde masmavi uzanmakta. Kuşlar, denizin üstünde küme küme bir tur atıp alçalıyor. Sonrasında ağızları dolu olarak yuvalara kanat açmakta. Hemen avlarını, yavrularına vererek yeniden yem bulmaya gitmekteler. Bazen zeytin ağaçları üzerinde uçuşan sinek ve böcekler toplanmakta. Uzun süre izledim onları. Sonrasında çay demlemek için mutfağa indim.

         Çay içerken zeytin ağaçlarına konup yerde beslenen kuşları izledim, bir süre bir yandan da kitap okudum.

         Kuşlar, doğamızın hem süsü hem de vazgeçilmezi. Onları korumak gerek. Onların yaşam alanlarına dokunmamalı.

         Birçok kişi sormakta: “Kırlangıçların anavatanı neresi?” diye. Neresi olacak? Doğup büyüdükleri yer. Yani bizim ülkemizdeki kırlangıçlar bizim yerdeşimiz. Kışın sinek ve uçucu böcekler olmadığından gurbete gitmekteler tıpkı ülkemizin insanları gibi.

         Mürefte’de kaldığımız her gün kırlangıçlara zaman ayırdım. Onlarla aynı doğayı paylaştığım için memnun ve mutlu oldum. İyi ki de kırlangıçlar var.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       1 Ağustos 2023

1 yorum:

  1. Adil bey siz dünyamızın çoban yıldızısınız🙏🤲🙏👏🌾🌾🌾

    YanıtlaSil