İnsan, her türlü koşula uyum göstermekte. Antarktika ve Kuzey Kutbu dışında dünyanın her türlü iklimine, coğrafyasına, koşullarına uyum göstererek yaşayıp ayakta kalmakta. Yer değişikliklerine kolay alışmakta türdeşleriyle. Gidip kaldığı yerde birkaç gün içinde kırk yıldır yaşıyormuş gibi olmakta.
İnsan soyunun erkeği askere gider. Birkaç günlük koğuş ve eğitim
yaşamından sonra, sanki orada doğup büyümüş gibi sanır kendini. Gurbete gider,
yine uyum konusunda zorluk çekmez, benimser yaşadığı yeri ve koşulları.
İnsan soyunun kadını da erkeğinden farksız. Evlenir; dağlar,
ovalar aşıp yeni bir eve gelin gider. Birkaç gün sonra o evin sahibi olur.
Yabancılık çekmesi birkaç gündür. Hemen orada bir gelecek kurmanın, kök
salmanın savaşımına girişir.
İnsanoğlu, nereye giderse gitsin kendine uygun koşullar
yaratmasını bilir. Kısacası, bir düzen kurar kendine. O düzeni kurarken ardına
bakmaz, anı yaşayıp geleceği oluşturmaya çalışır. Uyku, yemek, günlük işleri
yapması yeni yere göredir artık. Yaşadığı yerdeki kurallara göre davranır,
yaşamını bu kurallara uygun düzenler. Var olan kuralları kendine göre
düzenlemeyi içten içe istese de bunun zor olacağının bilir. Bu nedenle ağzının
tadını kaçırmak istemez.
Oteldeki ikinci günümüzde kırk yıldır burada yaşıyor
gibiyiz. Ne zaman yemek yiyeceğimizi, havuza gireceğimizi, kumsalda güneşlenip
denize dalacağımız, ara öğünleri, içecekleri bir düzene bağlamayı, hangi
etkinliklere katılabileceğimizi kendimizce bir izlenceye bağladık. Anlaşılacağı
üzere bir düzen kurduk.
Fakir Baykurt’un Almanya’daki günlerinde yazdığı “Yüksek
Fırınlar adlı kitabını okumaya başladım bugün. Eşim ve Gönül ya havuzda vakit
geçirmeyi ya da kumsaldaki uzanaklarda söyleşiyi yeğlemekteler. Cem, kimi zaman
benimle oturmakta. O gelince kitabı bırakıp onunla konuşuyoruz. Bu sırada
birkaç kadeh parlatmayı da ihmal etmiyoruz. Atacan ve Can ise yorulmaksızın
havuzdalar.
Otel çalışanlarıyla dostluklar kurmaya başladım. Çalışanların
müşterilerle uzun söyleşmeleri yasak. Ancak bazıları her fırsatı değerlendirip
yanımdalar. Ben de onlarla söyleşmeye can atmaktayım. Çünkü yeni insanları
tanıyıp onlardan öğreneceğim çok şey var. Farlılıklar, beni hep çeker oldum
olası. Farklı insanları, düşünceleri, duyguları tanımak yaşamımı
renklendirmekte. İnsanların olgu, olay ve durumlara farklı bakış açıları,
onları kendi dünya görüşlerine göre değerlendirmelerini öğrenmek beni
mutlandırır. Hele bu insanlar gençse ve aramızda kuşak farklılıkları varsa benim
için daha da önemli olur bu kişilerle söyleşmek. İşte, ben de ülkemizin farklı
yerlerinden gelen çalışanlarla bu nedenle tanışmaktayım.
Gözümdeki alerjik şişlik arttı salı sabahı. Merhem sürdüm
sabahleyin duştan sonra. Bunu öğlen, ikindi ve gece yatmadan önce yineledim. 18
Temmuz’da havuza ve denize girmedim bu nedenle.
Kilo almamak için yediklerimi seçiyorum. Çok yememeye özen
gösteriyorum. Çevre çok uygun olmamasına karşın yürüyorum fırsat buldukça. Sabahleyin
uyandığımda ve gece yatmadan önce odadaki televizyondan haberleri
dinlemekteyim.
Bir gün sonra gözümdeki şişlik azalmaya başladı. Kızarıklık
da dağıldı sayılır. Bir gün daha girmesem denize ve havuza bir şey olmaz. Gözüm
iyileşsin bakalım.
Yüksek Fırınlar, Baykurt’un diğer kitapları gibi insanı
çekiyor içine. Almanya’daki işçilerimizin köylerindeki gelenekleri, bakış açılarını,
feodal davranışlarını anlatmakta. İşçilerin içinde bulundukları sanayi
toplumuna uyum çabaları da vurgulanmakta kitapta. Bu da içsel çatışmalar,
kararsızlıklar yaratmakta yurt dışında ağır işlerde çalışarak ekmek parasını
çıkaran yurttaşlarımızda. Kitap, derin gözlemlere dayalı. Özellikle roman
kahramanlarının iç dünyaları, yaşama bakışları iyi gözlemlenmiş yazarca.
Dinlencelerde kitap okumak bir başka güzel. Kişiyi, içsel
bir yolculuğa çıkarmakta okudukları. Özellikle öykü, roman, anı, şiir okumayı
yeğlemekteyim dinlencelerde.
Yaşamım boyunca çok fazla yolculuk yaptım. Yolculuklarımda
da hep kitaplarla geçtim aşılmaz yolları. Bu nedenle sıkmadı beni uzak gidiş ve
dönüşler. Özellikle gece yolculuklarında kitaplara sarıldım. Çünkü yolculuklarda
oldum olası uyuyamadım. Bilmiyorum belki ilerde bu huyum değişir. Çünkü
yaşlanmaktayım. Bazı alışkanlıklarım gibi uyku alışkanlığım da değişebilir.
İnsanoğlu kuş misali, bir gün orada bir gün burada… Biz de
bugünlerde Bodrum-Akyarlar’a konduk. Bir haftamız bittikten sonra başka topraklara
göçeceğiz.
Adil
Hacıömeroğlu
10
Ağustos 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder