UYUM USTASI İNSAN (Dinlence Yazıları-11)

             İnsan, her türlü koşula uyum göstermekte. Antarktika ve Kuzey Kutbu dışında dünyanın her türlü iklimine, coğrafyasına, koşullarına uyum göstererek yaşayıp ayakta kalmakta. Yer değişikliklerine kolay alışmakta türdeşleriyle. Gidip kaldığı yerde birkaç gün içinde kırk yıldır yaşıyormuş gibi olmakta.

         İnsan soyunun erkeği askere gider. Birkaç günlük koğuş ve eğitim yaşamından sonra, sanki orada doğup büyümüş gibi sanır kendini. Gurbete gider, yine uyum konusunda zorluk çekmez, benimser yaşadığı yeri ve koşulları.

         İnsan soyunun kadını da erkeğinden farksız. Evlenir; dağlar, ovalar aşıp yeni bir eve gelin gider. Birkaç gün sonra o evin sahibi olur. Yabancılık çekmesi birkaç gündür. Hemen orada bir gelecek kurmanın, kök salmanın savaşımına girişir.

         İnsanoğlu, nereye giderse gitsin kendine uygun koşullar yaratmasını bilir. Kısacası, bir düzen kurar kendine. O düzeni kurarken ardına bakmaz, anı yaşayıp geleceği oluşturmaya çalışır. Uyku, yemek, günlük işleri yapması yeni yere göredir artık. Yaşadığı yerdeki kurallara göre davranır, yaşamını bu kurallara uygun düzenler. Var olan kuralları kendine göre düzenlemeyi içten içe istese de bunun zor olacağının bilir. Bu nedenle ağzının tadını kaçırmak istemez.

         Oteldeki ikinci günümüzde kırk yıldır burada yaşıyor gibiyiz. Ne zaman yemek yiyeceğimizi, havuza gireceğimizi, kumsalda güneşlenip denize dalacağımız, ara öğünleri, içecekleri bir düzene bağlamayı, hangi etkinliklere katılabileceğimizi kendimizce bir izlenceye bağladık. Anlaşılacağı üzere bir düzen kurduk.

         Fakir Baykurt’un Almanya’daki günlerinde yazdığı “Yüksek Fırınlar adlı kitabını okumaya başladım bugün. Eşim ve Gönül ya havuzda vakit geçirmeyi ya da kumsaldaki uzanaklarda söyleşiyi yeğlemekteler. Cem, kimi zaman benimle oturmakta. O gelince kitabı bırakıp onunla konuşuyoruz. Bu sırada birkaç kadeh parlatmayı da ihmal etmiyoruz. Atacan ve Can ise yorulmaksızın havuzdalar.

         Otel çalışanlarıyla dostluklar kurmaya başladım. Çalışanların müşterilerle uzun söyleşmeleri yasak. Ancak bazıları her fırsatı değerlendirip yanımdalar. Ben de onlarla söyleşmeye can atmaktayım. Çünkü yeni insanları tanıyıp onlardan öğreneceğim çok şey var. Farlılıklar, beni hep çeker oldum olası. Farklı insanları, düşünceleri, duyguları tanımak yaşamımı renklendirmekte. İnsanların olgu, olay ve durumlara farklı bakış açıları, onları kendi dünya görüşlerine göre değerlendirmelerini öğrenmek beni mutlandırır. Hele bu insanlar gençse ve aramızda kuşak farklılıkları varsa benim için daha da önemli olur bu kişilerle söyleşmek. İşte, ben de ülkemizin farklı yerlerinden gelen çalışanlarla bu nedenle tanışmaktayım.

         Gözümdeki alerjik şişlik arttı salı sabahı. Merhem sürdüm sabahleyin duştan sonra. Bunu öğlen, ikindi ve gece yatmadan önce yineledim. 18 Temmuz’da havuza ve denize girmedim bu nedenle.

         Kilo almamak için yediklerimi seçiyorum. Çok yememeye özen gösteriyorum. Çevre çok uygun olmamasına karşın yürüyorum fırsat buldukça. Sabahleyin uyandığımda ve gece yatmadan önce odadaki televizyondan haberleri dinlemekteyim.

         Bir gün sonra gözümdeki şişlik azalmaya başladı. Kızarıklık da dağıldı sayılır. Bir gün daha girmesem denize ve havuza bir şey olmaz. Gözüm iyileşsin bakalım.

         Yüksek Fırınlar, Baykurt’un diğer kitapları gibi insanı çekiyor içine. Almanya’daki işçilerimizin köylerindeki gelenekleri, bakış açılarını, feodal davranışlarını anlatmakta. İşçilerin içinde bulundukları sanayi toplumuna uyum çabaları da vurgulanmakta kitapta. Bu da içsel çatışmalar, kararsızlıklar yaratmakta yurt dışında ağır işlerde çalışarak ekmek parasını çıkaran yurttaşlarımızda. Kitap, derin gözlemlere dayalı. Özellikle roman kahramanlarının iç dünyaları, yaşama bakışları iyi gözlemlenmiş yazarca.

         Dinlencelerde kitap okumak bir başka güzel. Kişiyi, içsel bir yolculuğa çıkarmakta okudukları. Özellikle öykü, roman, anı, şiir okumayı yeğlemekteyim dinlencelerde.

         Yaşamım boyunca çok fazla yolculuk yaptım. Yolculuklarımda da hep kitaplarla geçtim aşılmaz yolları. Bu nedenle sıkmadı beni uzak gidiş ve dönüşler. Özellikle gece yolculuklarında kitaplara sarıldım. Çünkü yolculuklarda oldum olası uyuyamadım. Bilmiyorum belki ilerde bu huyum değişir. Çünkü yaşlanmaktayım. Bazı alışkanlıklarım gibi uyku alışkanlığım da değişebilir.

         İnsanoğlu kuş misali, bir gün orada bir gün burada… Biz de bugünlerde Bodrum-Akyarlar’a konduk. Bir haftamız bittikten sonra başka topraklara göçeceğiz.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       10 Ağustos 2023

        

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder